Talimatla çalışan çocuklar

A -
A +

Dikkatimi çeken ilginç bir durum var.

Çalıştığım binada bazı kapıların üzerinde “İtiniz” veya “Çekiniz” yazıyor. Bu kapıların önüne gelince önce yazıyı okuyorum. Daha önce defalarca geçtiğim kapı olmasına rağmen tereddüt ediyorum. Ama yazı olmayan kapılarla ilgili bir sıkıntı yok. İtilecek mi çekilecek mi hiç şaşırmıyorum.

Yani bir yerde talimat görünce, “Zaten ne yapılacağı yazılmış. Beni hiç uğraştırma” diyerek beynim molaya çıkıyor. İşin kötüsü bu molalar son zamanlarda giderek sıklaşıyor.

İşte bu yüzden iş ilanlarının neredeyse tamamında “Kendi başına karar verebilen” veya “Problem çözme becerisine sahip” gibi özellikler sıralıyor işverenler. Bu özellikleri üst üste koyunca da “Aklını kullanabilen” cümlesi çıkıyor aslında ortaya.

Herkes bir şekilde aklını kullanıyor tabii ama kilometresine bakıyorlar işte emin olmak için. Çünkü artık bazı iş görenlerin kendi başlarına iş göremediklerinin farkındalar.

           ***

Galiba sanal dünyanın yazılım mantığı düşünce dünyamıza da sirayet etti. Çünkü gerçekten resmen komutla çalışıyoruz. Makinelerin aklı arttıkça, bizimki azalıyor. Ve tuş beyinli insanlar olarak, her şey için bir komut bekliyoruz.

Sabah telefon alarmıyla uyanıyoruz. Yolu navigasyon tarif ediyor. Günlük programı Google takvim belirliyor. Su içmeyi bile unuttuk. Telefon uygulamasından “Su iç” diye ses gelince kalkıp su içiyoruz.

Telefona bir egzersiz uygulaması indirmiştim. Başıma dert oldu. Tam gazeteyi elime alıp uzanıyorum. “Hey! Biraz hareket etmeye ne dersin?” diye mesaj geliyor. Onu kapatıyorum. Bu sefer Google Fit, “Günlük on bin adım hedefine ulaşamadın” diye sitem ediyor.

Zaten sosyal medyada kolay hazmedilsin diye bin parçaya bölünmüş bilgiler algımızı köreltti. Karakter sınırı olan pencerelerde fikirler can çekişiyor. Bir de üstüne her şeyi talimatla yapınca, beyin iyice ıskartaya çıkıyor.

Yüz kişiye sorsanız, eşinin telefonunu ezbere söyleyebilen kaç kişi çıkar emin değilim. Ne gerek var ki zaten! Basınca arıyor işte.

           ***

Bizim için neyse de bu durum çocuklar için ciddi problemlere gebe. Çünkü komut almadan harekete geçmeyen çocuklarda dışa bağımlı olma hâli gelişiyor. Aşırı koruyucu yaklaşım, özbenlik gelişimine zarar veriyor. Birisi talimat vermediği zaman ne yapacaklarını şaşırıyorlar.

Yemeğini bitir, dişlerini fırçala, ödevini yap, yatağını topla, telefonla oynama, kambur oturma vs. Ama komut sayısı ne kadar fazlaysa, kulakla beyin arasındaki mesafe de o kadar uzun oluyor. Çok tekrarlanan bir kelimenin anlamını kaybetmesi gibi, sık yapılan uyarılar da çocuk için anlamsızlaşıyor.

Bir arkadaşım anlatmıştı. Arabayla giderken çocuk çok yaramazlık yapmış. “Onu yapma, bunu yapma!” diye sürekli uyarı yapmış ebeveynler. Bir ara çocuğun dikkatini çekmek için, “Aa, jandarma!” demişler yol kenarındaki aracı gösterip.

Çocuk ağlayarak, “Jandarcam işte jandarcam” diye bağırmış.

           ***

Uzmanlar genelde aynı şeyi söylüyorlar: Çocuğunuza net talimatlar vermek yerine onlara seçenekler sunun. Mesela “Hemen oyuncakları topla ve sofraya gel!” demek yerine, “Önce oyuncaklarını mı toplamak istersin, yoksa önce yemeğini yiyip sonra mı toplarsın?” denilebilir.

Bu durumda çocuk en azından bağımsız olarak karar verebildiğini hisseder. Ama seçenek sunulmadan verilen talimatlar, uzun vadede karakter gelişimini zedeler.

Tabii bu seçenek sunma işini kızgın anlarda yapmamak lazım. Yani “Önce dayak mı yemek istersin, yoksa hemen oyuncaklarını mı toplarsın?” şeklinde bir seçenek olmaz.

           ***

Ana fikri “Çocuklara fazla talimat vermeyin” olan bir yazıda, ebeveynlere daha fazla talimat vermek istemiyorum. Bu yüzden sonuçlar üzerine odaklanan beş maddelik bir özetle yazıyı bitiriyorum.

1. Çocukların her anını kontrol etmeye çalışmak yorgunluktan başka bir işe yaramaz.

2. Her adımını talimatla atan, ileride kendi ayakları üzerinde duramaz.

3. Küçükken çok komut alan, büyüyünce hiçbir şekilde risk alamaz.

4. Emir-komuta zinciriyle iradesi bağlanan çocuk, ileride kolay kolay çözülemez.

5. Çocukluğu sufleyle geçen, yetişkinlikte rolünün hakkını veremez.

Bitti.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.