Ehl-i sünnetin reisi İmâm-ı A’zam Ebu Hanife

A -
A +
İmâm-ı A’zam hazretleri, ailesinden çok üstün bir terbiye ve din bilgisi aldı. Gençliğinin ilk yıllarında Eshâb-ı kiramdan bazılarını gördü ve kendilerinden hadis-i şerif dinledi...
 
İmâm-ı A’zam Ebu Hanife (rahmetullahi aleyh), Ehl-i sünnetin dört büyük imamından birincisidir. Hanefî Mezhebinin kurucusu ve Ehl-i sünnetin reisidir. Kendisine İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe denilmiştir. Asıl adı Nûman’dır. Babasının adı Sâbit’tir. 699 yılında Kûfe’de doğdu. 150’de Bağdat'ta şehit edildi. Dedesi, hazreti Ali’ye ikramda bulunmuştur. Babası, hazreti Ali ile görüşmüş, kendisi, evlâdı ve zürriyeti için duasını almıştır. 

İmâm-ı A’zam ailesinden çok üstün bir terbiye ve din bilgisi aldı. Küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. Gençliğinin ilk yıllarında Eshâb-ı kiramdan bazılarını gördü ve kendilerinden hadis-i şerif dinledi. Dört bin âlimden ders aldı. Fıkıh bilgilerini toplayarak, kısımlara, kollara ayırdı. Usuller, metotlar koydu. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” bildirdiği itikat, iman bilgilerini de topladı ve yüzlerce talebesine bildirdi.  

Her gün sabah namazını camide kılıp, öğleye kadar talebelerine cevap verirdi...

Öğle namazından sonra, yatsıya kadar, talebeye ilim öğretirdi. Yatsıdan sonra evine gelip, biraz dinlenir, sonra camiye gider, sabah namazına kadar ibadet ederdi. 

Ticaret yaparak helal kazanırdı. Başka yerlere mal gönderir, kazancı ile talebesinin ihtiyaçlarını alırdı. Kendi evine bol harcar, evine harcadığı kadar da, fakirlere sadaka verirdi. Her cuma günü, anasının, babasının ruhu için, fakirlere ayrıca yirmi altın dağıtırdı...

Ortaklarından birinin, çok miktarda bir malı, İslamiyet'e uygun olmayarak sattığını anlayınca, bu maldan kazanılan doksan bin akçenin hepsini fakirlere dağıtıp, hiç kabul etmedi. 

Kûfe şehrinin köylerini eşkıya basıp, koyunları kaçırmışlardı. Bu çalınan koyunlar şehirde kesilip, halka satılabilir düşüncesi ile o günden itibaren, yedi sene, Kûfe’de koyun eti alıp, yemedi. Çünkü bir koyunun, en çok yedi yıl yaşayacağını öğrenmişti. Haramdan bu derece korkar, her hareketinde İslamiyet'i gözetirdi. 

Elli beş defa hac yaptı. Otuz yıl, her gün oruç tuttu. [Yalnız bayramlarda beş gün tutmazdı.]

Bazen yalnız bir azap veya rahmet âyetini namazda veya namaz dışında tekrar tekrar okuyup, hıçkıra hıçkıra ağlar, sızlardı. Kırk sene, yatsı namazının abdesti ile sabah namazı kıldı [Yani yatsıdan sonra uyumadı].

Bir gece, yatsı namazını cemaat ile kılıp çıkarken, bir ayağı kapının dışında, bir ayağı daha mescitte iken, bir konu üzerinde, talebesi Züfer ile sabah ezanına kadar konuşmaya başladılar. İkinci ayağını dışarı çıkarmadan, sabah namazını kılmak için, yine mescide girdiler...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.