Muhammed aleyhisselâmın güzel ahlakı -1-

A -
A +
“Resul aleyhisselâmın güzel huyları pek çoktur. Her Müslümanın bunları öğrenmesi ve bunlar gibi ahlaklanması lâzımdır. İki cihanda saadet ve huzur isteyen, O’nun ahlakıyla ahlaklanmalıdır.”
 
Allahü teâlâ, sevgili Peygamberine verdiği iyilikleri, ihsanları sayarak, Onun mübarek kalbini okşarken, kendine güzel huylar verdiğini, (Sen güzel huylu olarak yaratıldın) mealindeki âyet-i kerime ile bildirmektedir. Akreme hazretleri buyuruyor ki: Abdullah ibni Abbâs'tan işittim: Bu âyet-i kerimedeki (Huluk-ı azîm), yani güzel huylar, Kur’an-ı kerimin bildirdiği ahlaktır. Çok kimselerin İslam dinine girmesine, Resûlullahın güzel ahlâkı sebep oldu.

Resul aleyhisselâmın güzel huyları pek çoktur. Her Müslümanın bunları öğrenmesi ve bunlar gibi ahlaklanması lâzımdır. İki cihanda saadet ve huzur isteyen, O’nun ahlakıyla ahlaklanmalıdır.

Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ahlâkından bazıları şunlardır: 

Güzel huylu idi. İyilik etmesini sever idi. Herkesle iyi geçinirdi. Güler yüzlü, tatlı sözlü, mütevazı, nazik ve cömert idi. Fakat israf etmezdi. Herkese acır, kimseden bir şey beklemezdi.

Yemekte, giymekte ve her şeyde hizmetçilerini kendinden ayırmazdı. Onların işlerine yardım ederdi. Kimseyi dövdüğü, kimseye kötü söz söylediği görülmedi. Her zaman hizmetinde bulunan Enes bin Mâlik “radıyallahü anh” diyor ki: 

(Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” on sene hizmetçilik ettim. Bana incindiğini, sert söylediğini hiç görmedim. Bana bir kere bile üf demedi. Şunu niçin böyle yaptın, bunu niçin yapmadın buyurmadı. O’nun bana yaptığı hizmet, benim O’na yaptığımdan çok idi.)

Her çağırana, lebbeyk (efendim) diyerek cevap verirdi. Kimsenin yanında, ayaklarını uzatmazdı. Diz çöküp otururdu. Hayvan üzerinde giderken, bir yaya görünce, arkasına bindirirdi.

Kendisini kimseden üstün tutmazdı.

Bir yolculukta, bir koyun kebabı yapılacağı zaman, biri "ben keserim" dedi. Bir başkası, "ben derisini yüzerim" dedi. Diğeri, "ben pişiririm" dedi. Resûlullah da, "ben odun toplarım" deyince, "Ya Resûlallah! (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) Sen istirahat buyur! Biz toplarız" dediler. "Evet! Sizin her şeyi yapacağınızı biliyorum. Fakat iş görenlerden ayrılarak oturmak istemem. Allahü teâlâ, arkadaşlarından ayrılıp oturanı sevmez" buyurdu. Kalkıp odun toplamaya gitti...

Eshâbının “radıyallahü teâlâ anhüm ecmaîn” oturdukları yere gelince, baş tarafa geçmezdi. Gördüğü boş bir yere otururdu.

Çok cömert idi. Yüzlerle deve ve koyunlar bağışlar, kendisine bir şey bırakmazdı. Nice katı kalpli kâfirler, bu ihsanlarını görerek imana gelmişlerdir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.