Dünyada mutlu olan pek azdır...

A -
A +
“Sevgili kızım, saadet, yalnız dünya saadetinden ibaret değildir. Aksine, asıl saadet âhiret saadetini elde etmektir. Peki, âhiret saadeti nasıl elde edilir?..”
 
Bir ihtiyar Müslümanın kızına nasihati... -1-
Sevgili Kızım!
Dünyadaki bütün insanlar mesut [mutlu] olmak ister. Fakat, mesut olan, pek azdır. Çünkü, saadetin neden ibaret olduğu bilinmiyor. Asıl iş, saadetin [mutluluğun] ne olduğunu bilmektir.
Saadet, yalnız dünya saadetinden ibaret değildir. Aksine, asıl saadet âhiret saadetini elde etmektir.
Âhiret saadeti nasıl elde edilir? Âhiret saadeti için Allahü teâlânın emirlerine itaat etmek lâzımdır. Allahü teâlânın emirleri arasında; öldükten sonra tekrar dirilmek, inanmak da vardır. Cenâb-ı Hak âhiretin nihayetsiz olduğunu bize bildiriyor. Dünya hayatı ise, sayılı günlerden ibarettir. O hâlde, saadet iki başlı demektir. Biri âhiret saadeti, öteki dünya saadeti. Bu iki saadetten hangisi önemlidir? Bunu akıl ve izân sâhibi insanlar kolaylıkla anlayabilir. Aklımız ve izânımız âhiret hayatının, dünya hayatı ile mukayese edilemeyecek kadar önemli olduğunu bize gösterir. Buna rağmen, insanların dünya için gösterdikleri gayret ve çalışmaların onda birini bile âhiret için göstermedikleri meydandadır.
Allahü teâlânın emirlerini yapmamak bir gaflet (bir nevi uyku) ve bir dalâlettir.
Dünya saadeti için söz söyleyenler, kitap yazanlar ve bunu dikkatle okuyanlar, dinleyenler çoktur. Âhiret saadetine gelince: Buna dair Hakkın kitabı (Kur’ân-ı kerîm) ve Peygamberimizin sözleri (hadîs-i şerîf) ve din âlimlerinin binlerce kitapları vardır. Fakat, bugün artık bunları okuyan, bunları söyleyen, söyleyenleri ve yazanları dinleyen az insan kalmıştır...
İşte kızım, benim yazılarımın asıl maksadı, seni bu korkunç felaketten kurtarmaktır. Yani seni Cehennem denen büyük ateşten korumaktır.
Sen idrakin ve anlayışın nispetinde, bu yazılarımdan hisse alacaksın. Cenâb-ı Hak seni hakikati iyice anlayacaklardan ve bu anlayışa göre hareket edenlerden eylesin! Âmin.
Din âlimlerinin yazdıkları kitaplar var iken, ayrıca bu mevzularda çocuklara nasihat vermenin lüzumsuz olduğunu düşünmek doğru değildir. Çünkü, çocuğunun saadetini isteyen bir baba, yalnız dünyanın kısa saadetini değil, âhiretin sonsuz saadetini de, çocuğuna bildirmekle vazifelidir. Babaya bu vazifeyi veren cenâb-ı Hak’tır.
Bir çocuk ne kadar kayıtsız olursa olsun, babasının kendisi için yazdıklarını merak ederek hiç değilse, bir kere okur. Bu yazılardan ders alacak anlayış ve uyanıklığı da gösterirse, kendisini kurtarmış olur… [Haftaya devam edeceğiz inşallah]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.