"İman, ufak bir şüpheyi götürmez!"

A -
A +

İnanma (iman) çok mühimdir. İman, ufak bir şüpheyi götürmez. Şüphesi olan, din âlimlerinden şüphesini sorarak ve öğrenerek, gidermelidir.

 

    Bir ihtiyar Müslümanın kızına nasihati... -3-

Sevgili Kızım! Müslümanlığın emirlerini yapan bir insan, dünyada her türlü kötülükten ve her türlü zarardan kendisini korumuş olur. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîminde, Zümer sûresi üçüncü âyetinde meâlen, (Allahü teâlânın indinde din, İslâm dînidir) buyurmuştur. Bugün İslâmlığın dışındaki dinler, Allahü teâlânın indinde, din değildir. Hıristiyanların ellerindeki İncil, Mûsevîlerin ellerindeki Tevrat, Peygamberimizden evvelki zamanların kitaplarıdır. Kur’ân-ı kerîm, bütün bunların hükümlerini kaldırmıştır. Müslümanlık, iyi ahlâk demektir. Allahü teâlâ, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Ben seni iyi ahlâkı tamamlamak için yarattım!) buyurmuştur. Peygamberimizin aleyhisselâm her sözünde (hadîs-i şerîflerinde) büyük dersler, güzel ahlâk özellikleri vardır.

Sevgili Kızım! Bir insanın Müslüman olabilmesi için, iman (itikâd) sâhibi olması, yani İslamın emirlerine inanması şarttır. Hatta, yalnız inanması kâfi değildir; bu emirleri beğenmesi ve sevmesi de lâzımdır. Bu da bir bilgi işidir. İnanma (iman) çok mühimdir. İman, ufak bir şüpheyi götürmez. Şüphesi olan, din âlimlerinden şüphesini sorarak ve öğrenerek, gidermelidir. Aksi takdirde, iman nimeti, elden gider. Allahü teâlânın emirlerinin ve yasaklarının bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmamak, doğru değildir. İman, tam olmalıdır. İman sâhibi olmak için, imanın altı şartına inanmak lazımdır. Bunların birisine inanmayanın imanı gider. Bu hâl ile ölürse (Allahü teâlâ cümlemizi muhafaza buyursun!) ebediyen cehennemdedir.

Sevgili Kızım! Allahü teâlâdan korkmak ve Allahü teâlâyı sevmek, ibadetlerin en makbulüdür. Allahü teâlâyı sevmek için, sebepler pek çoktur: Evvelâ, Müslüman olarak dünyaya gelmek. Yani, bir Müslüman ananın ve babanın evlâdı olarak dünyaya gelmek, bütün ömrümüzce, Allahü teâlâyı sevmek, Allahü teâlâya şükür ve hamd etmek için, tek başına en büyük sebeptir. Mesela, Hıristiyan ana-babadan dünyaya gelmiş olsaydık, artık Müslümanlık yolunu bulmak, çok zor veya imkânsız olurdu. Zamanımızda Müslüman olarak doğmak da, kâfi değildir. Müslümanlığı sevmiş, elinden geldiği kadar Müslümanlık yolunda yürümeğe gayret etmiş bir ailenin çocuğu olmak da ayrı bir nasiptir. Akıl ve izan sâhibi olmak, iyi ve kötüyü anlayabilecek bir tahsil ve anlayış seviyesinde bulunmak da, Allahü teâlânın en büyük nimetlerindendir. Bundan başka, insan haklarını tanıyan bir ülkenin ferdi olarak yaşamak, sıhhatte olmak, fakir olmamak vesaire gibi binlerce nimet hep Allahü teâlânın lütuf ve ihsanıdır. Bu saydığımız nimetlerden mahrum olan milyonlarca insanın, milyonlarca Müslümanın bulunduğunu düşünürsek,

Allahü teâlâyı nasıl sevip, şükretmemiz lâzım geldiği kolayca anlaşılır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.