Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri ve Fatih

A -
A +
“Türk sultanı Muhammed Han, küffar ile harp ediyordu, benden yardım istedi. Onun yardımına gittim. Allahü teâlânın izniyle gâlip geldi. Zafer kazanıldı..."
 
İstanbul’un fethi -4-
Fatih Sultan Mehmed Han muhteşem ordusuyla İstanbul’un fethine çıktığında, Akşemseddin, Akbıyık Sultan, Molla Fenari, Molla Gürani, Şeyh Sinan gibi meşhur veliler, âlimler ve talebeleri de onun ile birlikte idiler.Onlar  dualarıyla ve sözleri ile Sultan Mehmed Han'a manevi destek veriyorlardı...
Fetih sırasında Fatih’e manevi yardımda bulunan zatlardan biri de evliyanın büyüklerinden Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleridir. Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinin torunu Hâce Muhammed Kâsım şöyle anlatır:
“Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri, bir gün öğleden sonra, aniden atının hazırlanmasını istedi. Atı hazırlanınca binip Semerkand’dan süratle çıktı. Talebelerinden bir kısmı da onu takip ettiler. Semerkand’ın dışında bir yerde talebelerine;
-Siz burada durun, buyurdu. Atını sahraya doğru sürdü. Sonra birdenbire gözden kayboldu...
Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri daha sonra  döndüğünde, talebeleri nereye ve niçin gittiğini sordular;
Türk Sultânı Sultan Muhammed Hân (Fâtih), küffar ile harp ediyordu, benden yardım istedi. Ona yardım etmeye gittim. Allahü teâlânın izniyle gâlip geldi. Zafer kazanıldı” buyurdu..." 
Yine Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinin torunu Hâce Muhammed Kâsım, babası Hâce Abdülhâdî’nin şöyle anlattığını nakleder:
Bilâd-ı rûm’a (Anadolu’ya) gittiğimde, Sultan Muhammed Fâtih Hân’ın oğlu Sultan Bâyezîd Hân, bana, babam Ubeydüllah-i Ahrâr’ın şeklini ve şemâlini tarif etti ve “O zâtın beyaz bir atı var mı idi?” diye sordu. Ben de tarif ettiği bu zâtın, babam Ubeydüllah-i Ahrâr olduğunu ve beyaz bir atının olup, bazen ona bindiğini söyledim. Bunun üzerine Sultan Bâyezîd Hân dedi ki:
-Babam Sultan Muhammed Fâtih Hân bana şöyle anlattı: “İstanbul’u fethetmek üzere savaştığım sırada, harbin en şiddetli bir ânında, Şeyh Ubeydüllah-i Ahrâr Semerkandî’nin imdâdıma yetişmesini istedim. Şu vasıfta, şu  şekilde ve beyaz bir at üzerinde bir zât yanıma geldi. “Korkma!” buyurdu. Ben de “Nasıl endişelenmeyeyim, küffâr çok” dedim. Ben böyle söyleyince, elbisesinin yeninden bakmamı söyledi. Baktım, büyük bir ordu gördüm “İşte bu ordu ile sana yardıma geldim. Şimdi sen falan tepenin üzerine çık, üç defa kös vur ve orduna hücum emri ver” buyurdu. Emirlerini aynen yerine getirdim. O da bana gösterdiği ordusuyla hücuma geçti. Böylece düşman hezimete uğradı, İstanbul’un fethi gerçekleşti...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.