"İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar"

A -
A +
Ölümü çok hâtırlamak, haram işlemeye cesâreti azaltır. Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: "Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hâtırlayınız."
 
Ahireti unutmamalı -1-
Seyyid Abdülhakîm Arvasi hazretleri “rahmetullahi aleyh” (Sefer-i âhıret) risâlesinde özetle şöyle buyurmaktadır:
Îmânı olan, aklı olan ve bâliğ olan erkek ve kadınlara, (Mükellef) denir. Mükellef olanların, ölümü çok hâtırlaması sünnettir. Çünkü, ölümü çok hatırlamak, emirlere sarılmaya ve günâhlardan sakınmaya sebep olur. Harâm işlemeye cesâreti azaltır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hâtırlayınız!) Tasavvuf ehlinden bazıları, her gün bir kerre hâtırlamayı âdet edinmişti. Muhammed Behâeddîn-i Buhârî “kuddise sirruh” her gün yirmi kere, kendini ölmüş, mezâra konmuş düşünürdü.
Ölmek, yok olmak değildir. Ruhun, bedenden ayrılmasıdır. Bir evden, bir eve göç etmektir. Ömer bin Abdül’azîz “rahmetullahi aleyh” buyurdu ki: (Sizler, ancak ebediyyet, sonsuzluk için yaratıldınız! Lâkin bir evden, bir eve göç edersiniz!). Bir kimsenin îmân ile öleceği son nefeste belli olur. Bir insan, iman ile ölme nimetine kavuşunca, Allahü teâlânın ihsânları başlar. Saâdet sâhibi ol kimsedir ki, Azrâîl “aleyhisselâm” gelip, (Korkma, Erhamürrâhimîne gidiyorsun. Büyük devlete [nimete] erişiyorsun!) der. Böyle kimseye, bundan dahâ şerefli bir gün yoktur.
Bu dünyâ, bir konaktır. Bu geçici varlık, bir görünüştür. Gölge gibi, yavaş yavaş çekilmekte, geçip gitmektedir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.) Dünyâ hayâtı, rüyâ gibidir. Ölüm uyandırıp, rüyâ bitecek, hakîkî hayât başlayacakdır. Cân vermek acısı, dünyâ acılarının hepsinden dahâ acıdır. Fakat, âhıret azâblarının hepsinden dahâ hafîftir. Mümin, rûhunu teslîm edeceği vakit, rahmet meleklerini, Cennet hûrilerini görüp, onların zevki ile, cân verme acısını duymaz. Rûhu, tereyağından kıl çeker gibi, kolay çıkar. Nimetlere kavuşur.
Her Müslümânın, ölüme hâzırlanması lâzımdır. Bunun için de, tevbe etmelidir. Kul hakkı altında kalmamaya dikkat etmelidir. Yanî, hakları sâhiplerine verip halâlleşmelidir. Allahü teâlânın haklarını da ödemek lâzımdır. Bu hakların en mühimi, İslâmın beş şartını yerine getirmektir. Namâz kılmayan bir kimse, Müslümânların hakkını da vermemiş oluyor. Çünkü, her namâzda oturunca, (Ve alâ ibâdillahissâlihîn) diyerek müminlere duâ etmek vazîfemizdir. Namaz kılmayanlar, müminleri bu duâdan mahrûm bırakmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.