Osmanlı'ya kurulan ilim ve fen tuzakları!

A -
A +
“Osmanlı akınlarını durdurmak için, Enderûn mekteplerini ve medreseleri yıkmak, Müslümanları ilimde, fende geri bırakmak lazımdır.”
 
İslam dininde ilim -3-
Sene, 1959... Yer, Erzincan. Erkek lisesinde bir konferans verilir. Dinleyici öğretmenler birkaç yüz kişi idi. Önce, Erzincan Maarif Müdürü, sonra, konferans sahibinin asistanı konuştu. Üçüncü olarak konferans sahibi olan, Sağlık Bakanlığı Sosyal Hizmetler Akademisi öğretmenlerinden psikoloji doktoru sayın Mithat Enç konuştu. Uzun boylu, gür sesli idi. Çok tesirli konuşuyordu. Zekâ üzerinde birkaç gün konuştu. Son günü, zekâ ölçüsünü, test usûlünü anlattı. Avrupalı, Amerikalı psikologların kitaplarından yeni bilgiler verdi.
Zekâ ölçmenin tarihçesini söylerken, özet olarak dedi ki: "Zekâ ölçmek, test usûlünü kullanmak, ilk olarak Osmanlılarda başladı. Amerikan literatürlerinde okuduğuma göre, Osmanlı orduları Viyana’ya kadar gelince, Avrupa devletleri çok korktu. İslamiyet Avrupa’ya yayılıyor, Hristiyanlık yok oluyor diye şaşkına döndüler. Osmanlı akınlarını durdurmak için çare aradılar. Çok uğraştılar. Bir gece yarısı, İstanbul’daki İngiliz sefiri şifre yolladı. Avrupa’ya müjde vermek için sabahı bekleyemedi: 'Buldum, buldum, Osmanlıların zaferden zafere ulaşmalarının sebebini ve bunları durdurma çaresini buldum' diyor ve şöyle anlatıyordu: Osmanlılar, aldıkları esirlere hiç kötülük yapmıyor, kardeş gibi davranıyorlar. Hangi milletten, hangi dinden olursa olsun, küçük çocukların zekâlarını ölçüyorlar. Keskin zekâlı çocuklar seçilerek, saraydaki (Enderûn) denilen mekteplerde, değerli öğretmenler tarafından okutuluyor. İslâm bilgileri, İslâm ahlâkı, fen, kültür dersleri verilerek, kuvvetli, başarılı Müslüman olarak yetiştiriliyorlar. Osmanlı ordularını zaferden zafere ulaştıran değerli kumandanlar ve Sokullular, Köprülüler gibi seçkin siyaset ve idare adamları, hep böyle yetiştirilen keskin zekâlı çocuklardı. Osmanlı akınlarını durdurmak için, bu Enderûn mekteplerini ve bunların kolları olan medreseleri yıkmak, Müslümanları ilimde, fende geri bırakmak lâzımdır!.."
Mithat Bey’in bu sözleri ve Osmanlı tarihindeki acı ve yürek yakıcı olaylar gösteriyor ki, İngiliz sefirinin bu teklifi çok doğru görülerek, Avrupa’da İslam düşmanı localar harıl harıl çalışmaya başladılar. Müslümanları aldatmak, medreselerden, mekteplerden ilimli, fenli din adamları ve idareciler yetiştirilmesini önlemek için plânlar hazırlandı. Cahil bırakılan gençler, Avrupa’da İslamiyetten uzaklaştırıldı. Zevk ve sefahate alıştırıldı. Yalancı etiketler, diplomalar verilerek ana vatana gönderilen fen adamı şeklindeki sinsi düşmanlara, "Fen yobazı" denir. Böyle diplomalı yobazlar, İslam düşmanlarının çok kurnaz ve milyonlar harcayarak çevirdikleri dolapları ile, Osmanlı devletinde işbaşlarına getirildi. Netice malum...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.