"Emniyet Amiri Kaan Aktunalı arıyor efendim"

A -
A +

"Polis nasıl bulamaz bu işi yapanı. Adam ciple sokakta dolaşamaz bu şartlarda..."

 
Nalân'ın sözleri İpek Hanımı rahatlatmıştı. Gülümsedi:
- Anlamıştım zaten... Baban da beğenmiş Tarık’ı. Şu mesele hallolsun kızım o zaman etraflıca konuşuruz. Şimdi uyu bir tanem, çok yoğun ve stresli bir gün geçirdin. Allah seni bize bağışladı... İyi geceler kızım.
Odanın kapısını yavaşça çekip çıktı. Dudaklarında mutlu bir gülümseme vardı. Alt kata, kocasının yanına indi:
- Tahmin ettiğim gibiymiş, kızımızla ilgileniyormuş Tarık.
Ferit Beyin kaşları çatıldı. Her kız babası gibi bir gün gelip de hayatının en değerli varlıklarından birisini hemcinslerinden birine kaptırmak fikri onun da aklını karıştırmış, bu işten pek hoşlanmamıştı. Belli etmedi:
- Bırakın bunları, kızın canı tehlikedeydi, siz neler düşünüyorsunuz. Ya bir şey olsaydı Nalân’a? Ne yapardık o zaman? Ya zarar verseydi kızımıza?
İpek Hanım gözlerini kapattı:
- Allah korudu Ya Rabbim, Allah korudu.
Ferit bey piposundan bir nefes çekti:
- O emniyet amiri çocuk, temiz bir çocuk. Ben bu işin peşini bırakmayacağına inanıyorum. Göreceksin bu serseri her kimse bulunacak. Yine de verilmiş sadakamız varmış.
İpek Hanım gözlerini kırpıştırdı:
- Ne günlere kaldık Allah’ım, ne günlere kaldık. Bu nasıl bir zihniyettir. Haydutluk bu!
Biricik kızlarının bu haydutla özbeöz kardeş olduğunu bilseler acaba ne düşünürlerdi?!.
           ***
Olayın üzerinden dört gün geçmişti. Tarık hemen her gün birkaç saatliğine de olsa uğruyordu Ferit Beylere. Dört gündür Nalân evden dışarı çıkmamıştı. Garip bir korku yerleşmişti üzerine. Yalnız başına sokağa çıkarsa yeniden başına bir şey gelecekmiş gibi hissediyordu. O gün de akşamüzeri Tarık gelmişti. Hep birlikte salonda oturuyorlardı. Ferit Bey ciddi bir tavırla sordu genç adama:
- Arkadaşınızla görüştünüz mü bugün, bir gelişme var mıymış?
Tarık saygılı bir şekilde cevap verdi:
- Sabah konuştum efendim. Henüz bir şey yok dedi.
Yaşlı adam ellerini kaldırdı:
- Polis nasıl bulamaz bu işi yapanı. Adam ciple sokakta dolaşamaz bu şartlarda. Her yere bilgiler verildi. Ancak bir yere çeker, parçalar satar. Bunu yapabilir.
Nalân bu sözleri duyunca bir çığlık attı:
- Hayır, arabama bunu yapamaz baba!
Ferit Bey kızına döndü:
- Bu önemli değil kızım, ben sana yine alacağım o arabadan. Sen üzülme.
İşte bu anda çalan telefon salonun içindeki herkesin birbirine bakmasına neden oldu. Uşak Mehmet hemen telefonu açtı:
- Ferit Kozdağlı’nın evi, buyurun?
Dudaklarını ısırdı ve ahizeyi eliyle kapatarak Ferit Beye döndü:
- Emniyet Amiri Kaan Aktunalı arıyor efendim. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.