​Müstehzi bir tebessümle izliyordu genç kızı!..

A -
A +
Esra iyice havaya girmişti. Sanki başka bir insan gelmiş gibiydi yerine. 
    Birkaç saat sonra Esra iyice havaya girmişti. Birkaç yudum diye başladığı içkinin üçüncü bardağını içiyordu. Sanki başka bir insan gelmiş gibiydi yerine. Gürültülü kahkahalar atıyor, dili çözülmüş gibi durmadan konuşuyordu. Neredeyse yarım paket sigara içmişti yemekte. Gözleri mahmurlaşmıştı, dili hafiften dolanıyordu konuşurken. - Biliyor musun Tayfun? İyi ki karşıma çıktın diye düşünüyorum. İçimdeki gerçek insanın çıkmasına yardım ettin adeta... İyi ki sana rastladım. Bugüne kadar kendimi dört duvarın arasına gömmüştüm. Yaşayıp yaşamadığımın bile farkında değildim. Dünyanın hiçbir zevkini tatmadım. Öyle bomboş, öyle koftum ki... Bana hayatın anlamını öğrettin. Yaşamanın ne tatlı bir duygu olduğunu gösterdin… Tayfun müstehzi bir tebessümle izliyordu genç kızı. Onun bardağının boşaldığını görünce neredeyse bitmek üzere olan şarap şişesini boşalttı bardağa: - Senin içinde var olan bir cevheri çıkarttım ben. O kadar güzelsin ki... Seninle çok mutlu günler geçireceğiz, inan bana... Bu içime doğuyor. Senin yanında kendimi çok mutlu, çok huzurlu hissediyorum. Esra başını salladı gözlerini kapatarak: - Aynı şeyleri ben de hissediyorum Tayfun... Bir, bir buçuk saat sonra içkili yemekleri bitmişti… Tayfun genç kızın masanın üzerinde duran elini tuttu: - Haydi gidelim istersen... Yalnız, baş başa kalabileceğimiz bir yere gidelim. Ne dersin? Esra’nın söyleneni anlayacak hâli yoktu. Umursamaz bir tavırla dudaklarını büzdü: - Tamam gidelim... Haydi gidelim... Hemen gidelim... Hah ha hah ha... Tayfun başıyla garsona işaret etti hesap için. Gelen faturaya yan gözle bakarak cüzdanından çıkardığı banknotları bıraktı masanı üzerine. Sonra ayağa kalkarak genç kıza yardımcı oldu kalkması için. Esra ayağa kalktığı anda dünyanın bir fırıldak gibi döndüğünü hissetti. Ayakta zor duruyordu. Gözlerini açtığı anda bütün her şeyi çift görüyor, ayakta durmakta zorlanıyordu. Ama bu sanki çok komik bir durummuş gibi yüksek sesle kahkahalar atıyor, bilinçsizce sallanıyordu. Tayfun ona sarılarak çıkardı dışarıya. Kapının önündeki taksilerden birine işaret etti. Genç kızı bindirdi, sonra o da yanına oturdu. Şoföre döndü: - Nişantaşı lütfen... Esra kendi kendine gülmeye devam ediyordu. Sonra kaşlarını çatmaya çalışarak genç adama döndü: - Nereye gidiyoruz şimdi? - Dinlenebileceğin, biraz toparlanabileceğin bir yere. Bir arkadaşımın evi var, orada biraz uzanır, kendine gelirsin. Sana bir de kahve yaparım... Esra başını salladı: - Aferin sana... Gidelim... Sen bana kahve yap... Bakayım güzel yapıyor musun?.. Taksi hızla hareket etti. Yol boyunca Esra’nın kahkahaları çınladı arabanın içinde. Verilen adrese gelen taksi sağ tarafa park etti. Biraz sonra Tayfun’un kollarındaki Esra dar kapılı apartmanın kapısından giriyordu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.