Bir taksi çevirip bindiler kimse konuşmuyordu!

A -
A +
Hakan başını çevirmiş, pencereden dışarıyı seyrediyordu. Necile Hanım düşünceliydi. 
 
Cahit Arkan ve ailesi şaşkın bir şekilde Tarabya sahilinde yürüyorlardı. Hakan önüne bakıyor, hiç sesini çıkartmıyordu. Sonunda sessizliği bozan Cahit Bey oldu:
- Evet Hakan, gereken her şeyi yaparız derken düşündün mü hiç istediklerini nasıl yapabileceğiz? Ben sana tutamayacağın sözleri vermemeyi öğrettiğimi sanıyordum.
Hakan kekeledi:
- Baba, biliyorum ama ...
- Neyi biliyorsun? diye haykırdı Necile Hanım...
- Bizim hâlimiz meydanda, biz aşık atamayız bu insanlarla... İstediklerini duymadın mı? Bir tek düğünü bile düşünsen mahvoluruz biz... Baban altmış yaşında, hâlâ uğraşıp didiniyor, çalışıp çabalıyor, sizleri okutmak için bunca zaman koşturup durdu. Şimdi yapılır mı bu? Paramız olsa neyse, feda olsun... Ama yok. Borçla harçla kalkabilir miyiz biz bunun altından? Hiç mi kafan çalışmıyor, hiç mi vicdanın sızlamıyor senin?
Hakan sinirlenmişti:
- Anne, bu benim hayatım, beni evlendirmek de sizin göreviniz... Ben Dilek’le evleneceğim. Bir şeyler yapacağız, halledeceğiz.
Cahit Bey burada lafa girmek ihtiyacını hissetti:
- Tamam oğlum, maksadını aşan şeyler söyleyeceksin anladığım kadarıyla. Ben babalık görevimi yapacağım, elimden geleni yapacağım.
Necile Hanım yanı başında sessizce hiç söze karışmayan ve bütün gece ağzını bile açmayan Esra’nın koluna girdi. Onun durgunluğu kafasını kurcalıyordu:
- Kızım, sen de bir şeyler söyle... Neden böylesin, neden bu kadar durgunsun? diye fısıldadı kulağına.
Esra irkildi. Kekeledi:
- Ben... ben... hiç anne, bir şeyim yok benim.
- Yok kızım bir derdin var senin... Ben evladımı tanırım...
Esra başını iki yana salladı:
- Hayır anne, yorgunum sadece, dersler, sınavlar derken başım ambale oldu.
Hakan önden yürüyordu. Sinirli bir şekilde taşlara tekme atıyor, sert hareketler yapıyordu. Cahit Bey sessizce oğlunu gözlüyor, bu arada bu işin içinden nasıl çıkabileceğini düşünüyordu. Bir müddet yürüdükten sonra arkasından gelen eşine ve kızına döndü:
- Bir arabaya binelim, böyle yürüyerek nereye kadar gideceğiz ki...
Cevap beklemeden bir taksiye işaret etti. Adresi verdiler. Kimse konuşmuyordu yine. Hakan başını çevirmiş, pencereden dışarıyı seyrediyordu. Necile Hanım düşünceliydi. Cahit Bey havayı yumuşatmak istedi:
- Gece ne kadar güzel değil mi? Palto fazla geldi, yaz geldi iyice. Bundan sonra soğuk olmaz artık...
Kimse cevap vermedi. Evlerinin önüne geldikleri zaman gece yarısı olmak üzereydi. Hakan ve Esra hiç oturmadan odalarına çekildiler. Cahit Bey ve eşi üzerlerini değiştirip oturma odasına geldiler.
- Nasıl yapacağız Cahit Bey, nasıl kalkacağız bu işin içinden?
Başını hafifçe yana çevirdi yaşlı adam. Verecek bir cevap bulamıyordu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.