Korkuyla döndü arkasına Tayfun tam karşısındaydı!

A -
A +
Esra bunalım içindeydi... Dalgın bir şekilde durağa yürürken yan başında birisini hissetti.
 
 
Hakan başını kaldırıp babasının yüzüne baktı. Sıkılmıştı bu sözlerden. Aynı lakayt hâliyle geçiştirdi:
- Tamam baba! Yaparız bir şeyler. Hele ödeme günleri gelsin.
Necile Hanım dudaklarını ısırdı. Bunun baştan savma bir cevap olduğunu çok iyi anlamıştı.
            ***
Esra bunalım içindeydi. Başındaki felaketi kimseye anlatamıyor, işin içinden nasıl çıkacağını bilemiyordu. Son zamanlarda kafasını iyice kurcalayan bir kararın üzerinde odaklanmaya başlamıştı. Düğünü bekliyordu. Düğünden sonra evinden, ailesinden uzaklaşacaktı. Onların yanında, alnına sürüldüğünü düşündüğü bu lekeyle yaşayamayacağına inanıyor, alıp başını gitmek istiyordu. Karnı hafiften büyümeye başlamıştı. Gelgitler yaşıyordu. Tayfun ortalarda yoktu hâlâ…
O gün de okuldan her zamanki saatinde çıkmıştı. Dalgın bir şekilde durağa yürürken yan başında birisini hissetti. Korkuyla döndü arkasına. Birden beyninden vurulmuşa döndü. Tayfun duruyordu karşısında. Genç adam her zamanki küstah tavırlarıyla gülümsüyordu:
- Güzel kız? Biliyorum bana kızgınsın ama dinlediğin zaman sen de hak vereceksin bana.
Esra’nın dili tutulmuştu sanki. Ne diyeceğini şaşırmıştı. Öylece bakıyordu genç adamın yüzüne. Tayfun onun koluna girerek âdeta sürükledi genç kızı.
- Bana çok kızgınsın değil mi? Ama burada değildim. Bir işim çıktığı için acele olarak İstanbul dışına gitmek zorunda kaldım. Uzun bir zaman üç ay ama inan bana, bir saniye olsun aklımdan çıkmadın. Ne telefonunu biliyordum ne de başka bir şeyi. Sadece seni düşündüm. Ama artık yanındayım.
Esra ağlamaklıydı. O güne kadar içinde biriken öfke, kin sanki yok olmuş, yerini çaresizlik almıştı. Utanarak fısıldadı:
- Ben… Ben hamileyim Tayfun!
Tayfun bir an için durakladı:
- Ne? Sahi mi söylüyorsun? Buna çok sevindim aşkım… Hemen birlikte olmalıyız. Hemen evlenmeliyiz. Bana bir hafta müsaade et. Her şeyi ayarlayayım, hemen evlenelim. Benim yanıma gel. Memleketime gideriz. Bursa’da tanıdıklarım var. Onların yanına gideriz. Orada biraz kalıp sonra her şeyi hallederiz. Anlaştık değil mi?
Esra çözümleyemediği bir mutluluk yaşıyordu. Ama içindeki kargaşa hâlâ devam ettiği için olanı biteni derinlemesine düşünemiyordu. Beklemediği bir kabullenmeyle karşılaştığı için ne diyeceğini şaşırmıştı.
- Annemler… Onlara söyleyemem.
- Söylemen gerekmez. Kaçarız aşkım… Nasıl olsa onlar da zamanı gelir affeder bizi gerçekleri anlayınca…
Esra ürkerek baktı delikanlının yüzüne:
- Annemler perişan olacak… Nasıl yaptım böyle bir hatayı?
Tayfun ona doğru eğildi:
- Üzülme, bak ne güzel bir bebeğimiz olacak. İkimizin yavrusu. Artık başka şey düşünme. Dediğim gibi yaparız. Sana cep telefonumun numarasını vereceğim şimdi. Sıkıştığın zaman ara beni. Tamam mı? Üzülme artık. Haydi gül bakayım… Gel bir şeyler içelim şimdi. Özlemişim seni… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.