Kadıncağız gözlerini silerek kalktı usulca

A -
A +
Necile Hanım ağlayıp sızlanmakla bir yere varılmayacağını anlamış gibiydi. 
  Necile Hanım hafif bir çığlık atarak sandalyeye çöktü. Eliyle ağzını kapatmıştı. Şaşkınlıkla büyüyen gözlerle bakıyordu kocasına. Kekeledi: - Ca… Cahit Bey? Gece bekçiliği mi? Ama… Ama nasıl? Yaşlı adam eliyle işaret ederek ona sakin olmasını söyledi: - Telaş etme Necile… Burada oturacağıma orada otururum. Başka yapacak bir şey yok. Bugün kredi kartlarının ekstreleri geldi. Asgarisini bile ödememiz mümkün değil. Öteki karttan nakit çekip yatırdım asgarisini. Böyle gitmez karıcığım. Bir yerlerden para bulmamız gerekli. Yoksa hapse gireceğim. Necile Hanım tutamadı kendini. Masaya kapanıp hıçkırmaya başladı. - Ne oldu bize böyle, karınca kararınca yuvarlanıp gidiyorduk, ne tatlı bir hayatımız vardı… Ne oldu bize Cahit Bey? Neden karşı çıkamadık, bile bile attık kendimizi ateşe? Neden? Cahit Beyin kaşları çatıldı: - Hatalı olan biziz belki Necile’m ama evladımız ağır bastı. Onu kaybetmek korkusu ağır bastı. Bir baba olarak evladım tarafından suçlanmak istemedim. Bu hepsinden ağır geldi. Ben onlar için didindim, uğraştım. Bir kız yüzünden aşağılanmak, horlanıp suçlanmak ağır geldi. Gururuma yediremedim. Hazmedemedim. Yutkundu, derin bir nefes aldı: - Çalışırım Necile’m… Ne yapalım başka yapacak bir şey yok. Necile Hanım kafasını kaldırdı. Yanakları sırılsıklamdı: - Ben de çalışırım o zaman Cahit Bey. Sırf senin çalışmanla olmaz bu. Biz ikimiz yüklendik bu yükü. Ben de çalışırım. Ben de yarından tezi yok iş bakacağım. Gece bekçiliği yaparak, veznedarlık yaparak olacak şey değil bu. Emekli maaşın kiraya gidiyor, gerisi de borçlara yetmiyor bile. Elimizde avucumuzda kalmadı. Sırf seninle olmaz bu iş. Ben de çalışacağım. Cahit Bey gülümsedi sevgiyle: - Bakarız güzel karım. İyi kalpli karım benim. Hayat arkadaşım, dostum eşim benim. Haklısın, tek benim didinmemle olmayacak bu iş. Sana da uygun bir iş bakarız. Başka türlü kalkamayacağız bunun altından. Necile Hanım ağlayıp sızlanmakla bir yere varılmayacağını anlamış gibiydi. Bir şeyler üretmeleri gerektiğinin bilincindeydi artık. - Evden de çıkalım Cahit Bey, daha küçük, daha az kirası olan bir yere taşınalım. - Haklısın Necile. Bu pazar çıkalım seninle ev arayalım. Böyle olmayacak. Haydi şimdi iki lokma bir şeyler yiyelim de ben gideyim. Kadıncağız gözlerini silerek kalktı usulca, tabaklara yemek koymaya başladı. Cahit Bey neşeli görünmeye gayret ediyordu: - Biliyor musun, bu bekçilik işinden alacağım para mobilya taksitini karşılayacak. Kiramız da azalırsa emekliden arta kalanı evin giderlerine harcarız. İş yerinden gelen maaşı da kredi kartlarına yatırırız. Borçlarımıza gelince arkadaşlarla konuşurum. Onlar da elbet anlayış gösterirler, biraz sıkışacağız, zorluk çekeceğiz ama kalkacağız altından. Yemek odasının taksitini Hakan ödesin artık. O kadar da yardımı olsun. Gülümsedi karısına. Necile Hanım bu tebessüm nasıl bir çaresizlikle dolu olduğunu fark edebiliyordu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.