Kurulan hayaller Esra'nın aklını başından almıştı!..

A -
A +
"Tamam, pazar günü seni bekleyeceğim. Akşamüzeri saat beşte duraktan alacağım seni."
 
Esra büyük bir aşkla baktı karşısındaki genç adama. Onun gözlerindeki ifade büyülüyordu âdeta. Hayranlıkla gülümsedi Tayfun’a:
- Bu işi hızlandıralım diyorum.
- Ne yani, hemen mi?
- Evet, hemen, beklemenin bir anlamı yok ki, bak karnın büyümeye başladı, daha ne kadar gizleyeceksin? Bence zamanı geldi. Artık ben de seninle birlikte yaşamak istiyorum. Eve geldiğim zaman kapıyı açanın sen olduğunu görmek istiyorum.
Esra başını eğdi önüne:
- Okulum ne olacak?
Tayfun dudaklarını büzdü. Kaşları çatılmıştı:
- Bir süre ara vermek zorundasın. Zaten doğum için gerekli bu. Seneye devam edersin. Her şeyi yoluna koyalım. Kaydını dondurmak gibi bir imkânın var sanıyorum.
Başını salladı genç kız:
- Evet dondurabiliyorum.
- O zaman hemen hallet. Sene kaybetmemiş olursun böylece.
Esra şımarık bir tavırla kahkaha attı:
- Ne demek istiyorsun yani? Nasıl olsa bu sene sınıfta mı kalacaksın demek istiyorsun?
Tayfun öne doğru eğildi:
- Haksız mıyım?
Kahkahalarla güldüler bu sözler üzerine. Tayfun önündeki fincanı başına dikti. Fincanda kalan son yudum kahveyi de bitirmişti.
- Ciddiyim hayatım. Önümüzdeki hafta bu işi halledelim. İlk etapta bu şehirden gideriz. Sular durulunca döneriz. Anlaştık mı? Benim bazı işlerim var, onları bu iki üç günde halledeyim. Her şey hazır olsun.
Esra hiçbir gerçeği göremeyecek kadar bulutların üzerindeydi. Başını salladı şımarık bir şekilde:
- Anlaştık. Sanıyorum pazar günü annemle babam dışarı çıkacakmış. O gün hazır olup gelirim…
Tayfun garsona işaret ederek hesabı ödedi. Esra hayatından çok memnundu. Bir ay öncesinde çektiği ıstırapların hiç birisinden eser kalmamıştı. Ayakları yerden kesilmişti sanki. Bundan sonra hayalini kurduğu hayatın kendisine mutluluk getireceğinden emin bir şekilde gülümsüyordu etrafa. 
Birlikte çıktılar kafeteryadan. Tayfun geleceğe ait planlar yapıyor, pembe hayaller kuruyordu. Anlattıkça coşuyor, coştukça anlatıyordu. 
Esra bir rüyada gibiydi. Anlatılanların etkisindeydi. Kurulan hayaller aklını başından almıştı. Tayfun’un anlattıklarıyla uçuyor, bir saadet denizinin içinde yüzüyordu.
- Tamam bir tanem… Pazar günü seni bekleyeceğim. Akşamüzeri saat beşte duraktan alacağım seni.
- Tamam, beşte…
Otobüs durağına gelmişlerdi:
- Seni özleyeceğim o güne kadar…
- Ben de seni. Hem de senden daha çok!.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.