"Ne oldu Cahit Bey kızım nerede?.."

A -
A +

Necile Hanım bir feryat kopartarak attı kendini kanepeye. Sarsılarak ağlıyordu.

  Necile Hanım hıçkırarak ağlıyordu. Yanında bakkal Bekir’in karısı Gülsüm vardı. Zavallı kadını teselli etmeye çalışıyordu: - Üzülme be Necile abla, dur bakalım, nedir, ne değildir bilmiyoruz. Merak etme… - Bu bana reva mıydı be Gülsüm? Ah kızım neden yaptın? Senin kız görmüş işte, besbelli ne olduğu… Kimdir bu genç, kimin nesidir? Bize neden söylemedi? Hiç mi acımıyorlar bu çocuklar, oğlum desen aldı başını bir bilinmeze yürüdü gitti, şimdi de kızım… Neymiş benim çilem… Ben kimsenin kötülüğünü istemedim, yemedim yedirdim, içmedim içirdim, bu muydu karşılığı?.. Bekir ve Cahit Bey karakola gitmişlerdi. Yaklaşık bir saat olmuştu evden çıktıklarından beri. Gülsüm, Necile Hanım’a bir bardak su getirdi. Bu arada olayı duyan birkaç komşu daha gelmişti. Herkes şaşkınlık ve merak içinde olanı biteni anlamaya çalışıyordu. Yarım saat sonra Cahit Bey ve Bekir geldiler. Yaşlı adam sanki on yaş ihtiyarlamış gibiydi. Necile Hanım kocasına doğru yürüdü. İçler acısı bir sesle haykırdı: - Ne oldu Cahit Bey, kızım nerede? Cahit Bey bitkin bir şekilde karısını sakinleştirmeye çalıştı: - Otur Necile, polise gittik, şikâyetimizi yaptık. Ama görenler var Esra’yı. Akşam saat beş sıralarında beyaz bir arabaya binmiş duraktan. Birkaç kişi daha doğruladı bunu. Uzun boylu bir genç varmış yanında. Esra’nın elinde valiz varmış. Bekir karısına döndü ve fısıldadı: - Kız kaçmış… Necile Hanım bir feryat kopartarak attı kendini kanepeye. Sarsılarak ağlıyordu. Komşular onu teskin etmeye uğraşıyorlar, koşuşturuyorlardı. Cahit Bey ise yıkılmıştı. Gözlerinin feri sönmüş, rengi bembeyaz olmuştu. Bir köşeye oturmuş düşünüyordu. Komşular gece on ikiye kadar kaldılar yanlarında. Her kafadan bir ses çıkmış, herkes kendince bir senaryo yazarak olayı çözümlemeye çalışmıştı. Neden sonra hepsi evlerine gidince karı koca yalnız başlarına kaldılar. Necile Hanım artık feryat etmiyor, sessiz sessiz ağlıyordu sadece. Kocası ise hâlâ ilk oturduğu koltukta oturuyor, gözlerini yerdeki eski halıya dikmiş hiç konuşmuyordu. Neden sonra fısıldı: - Hakan’a haber verelim. Polis pek bir şey yapamayacak gibi. Yaşı on sekizi geçtiği için müdahale etmeye niyetli değiller… Çünkü yasalar karşısında reşit… Necile Hanım âdeta inledi: - Neden? Neden ama Cahit Bey? Neden bize söylemedi? Kimin nesi bu adam, ne iş yapar, kimdir, hırlı mıdır, hırsız mıdır? Ah Esra’m, ah Esra’m yaktın bizi, öldürdün bizi… Yaşlı adam içi parçalanarak dinledi karısını. Hiçbir şey düşünemiyordu. Kızının okulunu düşünüyor, ne emeklerle onu bu hâle getirdiğini hatırlıyor, bunları hak etmediğini biliyordu. - Yapacak bir şey yok Necile… Eğer kendi isteğiyle gittiyse, bizi böylesine hiçe saydıysa yapacak bir şey yok. Demek ki hiçbir şey verememişiz çocuklarımıza. Onlara aile sevgisini, saygıyı, dürüstlüğü öğretememişiz. Yoksa bize söylemek cesaretini gösterirdi… Necile Hanım acı dolu bakışlarla süzdü kocasını. İçi eziliyor, yüreği sıkışıyordu. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.