Sen şimdi niye sinirlendin ki?

A -
A +
Bildiğiniz üzere Yunan medyası CHP adayının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını, "Yeni seçilen Konstantinopolis Belediye Başkanı" diye kutlamış, CHP adayının aslen Pontus Rum’u olduğunu vurgulamıştı haberinde…
Zerre kadar Türk kanı taşıyan biri bu manşetten rahatsız olur, “Ben Konstantinopolis’in değil, İstanbul’un belediye başkanı seçildim. Ben Pontus Rum’u değil özbeöz Türk’üm” diye cevap verirdi değil mi?
Ama CHP adayı, bu haberler kamuoyunu haftalardır meşgul etmesine rağmen ağzını açıp iki kelime etmedi.
AK Parti Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu haklı olarak “Bu manşete verecek bir cevabın yok mu?” diye sordu, cevap yine gelmedi.
Ahmet Hakan önceki gün bu soruyu çok basit bir dille tekrar yöneltti ve cevap verip vermeyeceğini sordu. Normal olan CHP adayının milyonların önünde samimi bir cevapla bu meseleyi diline dolayanları susturmasıydı.
Ama CHP adayı anormal olanı yaptı.
Mehmet Tevfik Göksu’yu hedef alarak, “Bunu söyleyen kişi konuşmasının devamında bir şey söyledi” dedi.
Ahmet Hakan, “Videoyu 80 kere izledim, söylememiş” diye düzeltti. Bu kez, “İma etti” dedi.
Ahmet Hakan, “Hayır efendim ima da etmemiş” diye tekrar düzeltti. “Efendim kaş göz işareti yaptı” demeye başladı bu kez!
Ahmet Hakan, “Onu da yapmadı, bunu yapmayın Allah aşkına” diye diretince o “Kucaklaşalım, barışalım, öpüşüp koklaşalım” diyen adam aniden bir hiddetlenip şiddetlenmeye başladı.
“O soruya ünlem koy ve geç” nezaketsizliğiyle başladığı konuşmasını, “Ben onu adam yerine koyup cevap vermedim, vermem” hakaretleri ile kapattı.
Enteresan!
Hani kendisi hakkında eleştiri yazısı yazan gazetecileri mahkemeye vermesini anladım. “Beni eleştirmediğiniz sürece her şey çok güzel olacak” demiş olabilir! Ama yani kendisine gayet normal soru soran bir belediye başkanını adam yerine koymadığını söylemek de neyin nesi?
Nereye gitti o “Bizim hakkımızda kim ne söylerse söylesin. Biz inadına öpüşeceğiz, koklaşacağız, kucaklaşacağız” diyen hoşgörülü adam?
Kibirlenmeler, böbürlenmeler, adam yerine koymamalar. Daha belediye başkanı olmadan televizyon sahiplerini tehdit etmeler. Program sunucularına ayar vermeler. “O soruyu burada kes, başka konuya geç” demeler. Soru soran belediye başkanlarını adam yerine koymamalar ve hakaret yağdırmalar.
Bugün sıradan bir belediye başkan adayı iken böyle davranan biri, yarın belediye başkanı olduğunda ne yapacak acaba?
Birileri kendisini şimdiden Cumhurbaşkanlığı koltuğuna layık görüyor da acaba o makama oturduğunda ne yapacak, gerçekten merak ediyorum!
Bizi böyle kucaklayacaksa vay hâlimize!
Ahmet Hakan’ın programında dikkat çekici bir gelişme daha yaşandı. Hakan, “İstanbul’da ilk itirazlar sırasında neden tüm oylar yeniden sayılsın demediniz” diye sordu. Günlerdir eline mikrofon alıp bize dürüst olma dersleri veren CHP adayı milyonların gözünün içine baka baka gerçeği saptırmaya çalıştı.
“Dedim efendim, demez olur muyum?” dedi…
Yazık!
Oysa bütün Türkiye biliyor ki AK Parti, Büyükşehir'de ve tüm ilçelerde oyların yeniden sayılması için İstanbul İl Seçim Kurulu’na müracaat etti ve oylar sayılmaya başlandığı andan itibaren CHP devreye girip itiraz dilekçesi verdi. Bu itiraz sonucunda İstanbul’un tamamında oy sayımı durduruldu!
Ahmet Hakan bu itirazı hatırlatınca lafı değiştirip, “YSK tekrar seçim deyince ilçeler için de seçim yapılsın dedim” cevabı verdi.
Oldu mu şimdi?
Mevkidaşı olan bir belediye başkanının sorduğu soru karşısında kimyası, konuşması ve siması bu kadar bozulan bir adam İstanbul’un devasa sorunları karşısında nasıl bir ruh hâline bürünecek?
Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum.
Seçim öncesi yapıcı konuşmasıyla ve sakin tavırlarıyla ciddi bir kesimin sempatisini kazanan CHP adayı, seçim sonrası farklı bir portre çiziyor.
Seçimin iptali sonrası mağdur olduğunu söyleyen adam gitti, yerine mağrur ve hatta yer yer kibir emareleri gösteren bir adam geldi.
Yani ilçe belediye başkanlığı yapmış birinin, bir başka ilçe belediye başkanına sırf bir soru sordu diye “Ben onu adam yerine koymam” demesi, ona tepeden bakması mağruriyet ve kibir değil de nedir?
Oysa kendisi seçim kampanyasına başlamadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu istemiş ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde samimi ve sahici bir şekilde karşılanmıştı.
Ülkenin Cumhurbaşkanı, “Ben onu adam yerine koymuyorum” dememişti.
Acaba diyorum…
Acaba bugün CHP adayının kullandığı o sözü Cumhurbaşkanı, kendisi için kullanmış olsa, kamuoyu nasıl bir tepki gösterirdi.
Muhtemeldir ki muhalif kesim klavyenin anasını ağlatır, “Diktatördeki kibre bakın” diye tozu dumana katardı…
İyi de…
Yukarıda da dile getirdiğim gibi, henüz bir makamı olmayan CHP adayı bugün bunu söylüyorsa, yarın makam sahibi olduğunda neler söyleyecek?
Zaten sıkıntı da burada…
CHP’nin İstanbul adayı sanki Belediye Başkanlığı değil de Cumhurbaşkanlığı kampanyası yürütüyor gibi bir tavır içinde hareket ediyor. İstanbul Belediye Başkanlığı için yarışıyor ama Türkiye’nin Akdeniz politikasını, Avrupa Birliği ile ilişkilerini ve ekonomik sıkıntılarını mevzu bahis ediyor.
Olacak iş mi?
Ayrıca şunu da söyleyeyim.
CHP adayının, “Onu adam yerine koymuyorum” diye hakaret ettiği Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu var ya…
Adamdır!
Hem de adamın hasıdır!
Esenler'de her iki seçmenden birinin oyunu almış başarılı bir siyasetçidir. Esenler halkı, sevdikleri ve destekledikleri belediye başkanına yapılan bu hakareti karşılıksız koymayacaktır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.