İmamoğlu canlı yayına çıkmayacak mı?

A -
A +
Uğur Dündar'ın, İstanbul adaylarının ortak yayınında moderatörlük yapmaktan vazgeçmesinin şaşkınlığını yaşıyoruz.
Ortalıkta dolaşan iddialara göre Dündar, CHP üst kadrolarından gelen baskılara ve CHP'li bazı şizofrenik seçmenin hakaretlerine dayanamadığı için havlu atmış.
Peki ne oldu da bir süre öncesine kadar Binali Yıldırım'a "Hadi buyursun canlı yayına çıksın" diye meydan okuyan CHP'liler bir anda geri adım atmaya başladı?
İzin verirseniz bir örnekle anlatayım:
Eskiler "Başarılı olmak isteyen her insanın bilmesi gereken iki kritik bilgi vardır. Bunlardan birincisi gücünü, ikincisi ise haddini bilmektir!" demişler.
Ve şu örneği vermişler:
Eğer bir aslan isen, ormanların kralı olduğunu, senin sözünün üstüne söz söylenmeyeceğini ve kimsenin sana meydan okuyamayacağını bilirsin. İşte bu gücünü bilmektir.
Ama eğer sen aslan olmana rağmen karanlık sulara dalıp katil balinalarla, köpek balıklarıyla ya da timsahlarla boy ölçüşürsen, bu haddini bilmediğin anlamına gelir ki haddini bilmediğin yerde senin ananı ağlatırlar!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun hangi kategoriye girdiğini sanırım az çok tahmin etmişsinizdir.
Daha bir şey olamadığı hâlde birilerinin gazına geldi. Hile ile alınan seçimlerden sonra "Buraların kralı benim" mağrurluğuna kapılıp güç zehirlenmesi yaşadı.
Ve tam da aslanın yaptığı gibi gücünün sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini fark edemedi. Bir gün Türkiye'nin ana gündem maddesi olan S-400 meselesine daldı, diğer gün, Akdeniz'de petrol aramanın yanlışlığına değindi. Sonraki günlerde ekonomiden ülke yönetimine varıncaya kadar her konuya dalıp çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine değil de Cumhurbaşkanlığı seçimine girecekmiş gibi konuştu. "Türkiye'yi kurtaracak lideri buldunuz, hadi beni takip edin" havasına girdi.
Bu durum başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP'nin koltuk sevdalısı isimlerini rahatsız etmeye başladı ve beklemediği bir ikazla karşılaştı. CHP kurmayları kendisine kısaca "Haddini ve hududunu bil. İstanbul'la ilgilen, Türkiye turu yapmayı, lider gibi gezinmeyi bırak" diye ültimatom gönderdi.
İşin bir başka boyutuna gelirsek...
Ekrem İmamoğlu, uzun zamandır kendisinden beklenen hatayı, şehirleri turladığı sırada yaptı. Haddi ve hakkı olmamasına rağmen VIP salonunu kullanmaya çalıştı, kendisine engel olan valiye "İT" diyerek hakaret etti. 
Binali Yıldırım ile çıkacağı ortak canlı yayın öncesine denk gelen bu rezillikten sonra nicedir kayıplara karışmış durumda. Yaptığı bu büyük hatadan sıyrılmanın yollarını arıyor. 
Gerek bu affedilemez hatanın gerekse bugüne kadar rakipleri hakkında ortaya attığı akla ziyan yalanların yüzüne canlı yayında çarpılacağını biliyor. İşte bu nedenlerden dolayı ortak canlı yayına çıkmamanın yollarını arıyor.
Sadece o değil...
CHP yönetimi de sevgi pıtırcığının yüzündeki makyajın dökülmeye başladığını, Ekrem İmamoğlu gibi bir siyaset çaylağının, Binali Yıldırım gibi tecrübeli bir siyasetçinin karşısında tutunamayacağını biliyor ve bu nedenle canlı yayının iptal edilmesi için formül arıyor.
Kaç gündür bu canlı yayını bayramlık bekleyen çocuklar gibi bekleyen Uğur Dündar'ın durup dururken moderatörlükten çekilmesinin nedeni budur!

CANLI YAYIN HANGİ KANALDA OLSUN?

Övünmek gibi olmasın ama Binali Bey'in Ekrem İmamoğlu ile canlı yayına çıkması gerektiğini söyleyen ilk gazeteciyim. 14 Mayıs tarihinde yazdığım yazıda bu öneride bulunmuş ve canlı yayının yapılacağı adres olarak da Habertürk'ü göstermiştim.
Haftalar sonra Habertürk'ten Didem Arslan Yılmaz konuğu olan Yıldırım'a bu öneride bulunmuş ve "olur" sözü almıştı. Doğrusunu isterseniz bu canlı yayın en çok Didem Arslan Yılmaz'ın hakkıydı ama Binali Yıldırım Uğur Dündar'ı seçti.
Tercihe saygı duymak gerek.
Ben, canlı yayını yönetecek moderatörden ziyade, canlı yayının hangi kanalda yayınlanacağıyla daha çok ilgileniyorum. Birileri, TRT'yi adres gösteriyor ama ben bu tercihin yanlış olabileceğini düşünüyorum. 
Neden?
Seçim sonrası Anadolu Ajansı'nı itibarsızlaştırmak için her şeyi yapan Ekrem İmamoğlu bu kez hedef tahtasına TRT'yi oturtabilir.
Kaldı ki...
Çıktığı CNN Türk kanalına "Beni görüntüleyen 4 kameramanı işten attılar" diye iftira atan Ekrem İmamoğlu'nun TRT hakkında ne söyleyeceğini hiç kimse tahmin edemez.
Yayın sırasında çıkması muhtemel bir teknik arızadan dahi mağduriyet çıkarmaya çalışacak bir adamla karşı karşıyayız. Buna fırsat verilmemesi adına ben canlı yayının Fox TV ya da Halk TV'de yapılmasından yanayım! “Hatta gerekirse, Fatih Portakal ve İsmail Küçükkaya bu canlı yayını idare etsin” derim.
 
“İT” DEDİĞİNİ İTİRAF ETTİ

Yazıyı yazarken Ekrem İmamoğlu canlı yayına çıktı ve gazeteciler, Vali’ye “İt” deyip demediğini sordu. “Ben orada kendi ifademle basitliğini anlattım” diyerek hakaret ettiğini itiraf etti.
Günlerdir “İt demedi, git dedi” diyerek kendini paralayan insanların sanırım yüzleri birazcık kızarmıştır. “Ya bu adamın içinde de dilinde de zerre kötülük yok” diyenler umarım gerçek yüzünü görmüştür.
Benim bu noktada dikkat çekmek istediğim başka bir husus var.
Galiba Ekrem İmamoğlu yaşadığını iddia ettiği mağduriyetlere bir de mahkûmiyet eklemek istiyor. Eğer Vali’ye yaptığı hakaretten dolayı kendisine bir dava açılırsa “Seçim öncesi beni hapse atmak istiyorlar” diye yeni bir mağduriyet edebiyatı yapmaya çalışacak.
Benim İstanbul’dan bir kardeşi olarak Ordu Vali’mizden ricamdır.
Sayın Vali…
Şayet İmamoğlu’na açmayı düşündüğünüz bir hakaret davası var ise lütfen ama lütfen vazgeçiniz. Çünkü böyle bir dava Ekrem İmamoğlu’nun ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.