PKK sayesinde…

A -
A +
3 Temmuz tarihinde kaleme aldığım "Bu daha başlangıç" başlıklı yazımda CHP'nin ve kimi CHP'lilerin mazbata sonrası gerçek yüzünü sergilemeye başladığını yazmıştım.
Yaşananları tekrarlamakta fayda var.
Bir önceki dönem milletvekilliği yapan ve bu dönem parti sözcüsü gibi televizyondan televizyona koşan Barış Yarkadaş çıktı, "Başörtülüden hâkim olmaz, olmamalı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok" dedi.
Metroya binen kadın kılıklı bir ucube, karşısındaki çarşaflı kadına "Kara Fatma" diyerek hakaret etmeye başladı, "Burası Türkiye Cumhuriyeti, ben artık size istediğim gibi hakaret edebilirim" dedi.
Bir başka yerde başka bir kadın, başörtülü kadını metroya bindirmemeye çalıştı, "Sizin burada yeriniz yok. Burada Atatürk kanunları geçerlidir, git evinde kapan buraya açık giyinerek girebilirsin" dedi.
Kendisine televizyoncu diyen Metin Uca isimli basit adam, bir porno yıldızının başı kapalı fotoğrafını paylaşarak başörtülülere "Porno Yıldızı" muamelesi yaptı. "Ama bunu işten atın diye size oy vermedik" diyerek başörtülülere yönelik aşağılık cinsel dürtüsü olduğunu âdeta ilan etti.
Kimileri, mazbata kutlaması adı altında çıktıkları meydanlarda, cami önlerinde şampanya patlattı.
Kimileri, CHP'ye destek vermeyen gazetecilere, "Sizin de sonunuz geldi, acı içinde köpekler gibi kıvranarak öleceksiniz" diye tehdit mesajları attı.
Kimileri ise "Belediyeleri aldık ama hâlâ camilerden yükselen sesleri duymaya devam ediyoruz. Ne zaman keseceksiniz bu böğürtüyü?" diyerek ezana öfkesini kustu. 
Yetmedi...
On binler hâlinde sokağa çıkıp, "Biz i.neyiz" diye nara attılar, sokak ortasında erkek erkeğe kaynaştılar. Yetmedi, yürüyüş kortejinin en önünde milletin inancına küfreden pankartlar taşıdılar. O da yetmedi, ellerine geçirdikleri Kâbe’nin, Kur'ân-ı kerimin ve camilerin resimlerini LGBT renklerine boyadılar. 
Ve...
"Biz belediyeleri aldığımızda hiç kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız" diye konuşmalarına, namus sözü vermelerine rağmen 15 günde on binlerce insanı belediyelerden kovdular. Kovamadıklarını da sendika değiştirmeleri için baskı altına aldılar.
Burada bir parantez açıp son gelişmeleri aktaralım:
“Her şey çok güzel olacak” diye diye seçim kazanan Ekrem İmamoğlu, 65 yaş üstü insanların, yani emeklilerin belediye araçlarına ücretsiz biniş kartlarını iptal ettirip yeni bir "güzelliğe" daha imza attı.
Açlık sınırının altındaki herkese bedava ekmek, bedava süt ve bedava su vereceğini söylemişti ama henüz bir gelişme yok. Çiftlik Bank’ta inek yetiştirdikten sonra süt dağıtımına başlayacak herhâlde!
De…
Ekmek ve su niye hâlâ gelmedi onu anlayamadık.
Neyse…
Parantezi kapatıp devam edelim.
İşte bütün bu yaşananların ardından yazdığım yazıda, "Bu daha başlangıç" demiş, "E, bunun İYİ Partisi var, Saadet’i var ve tabii ki diğer irili ufaklı partileri var.  Bunlar da babasının hayrına destek vermedi değil mi? Bunları kendi hâllerine bırakırsanız kısa süre sonra birbirlerine düştüklerini göreceksiniz" diye eklemiştim.
Gerçi ben 6 ay demiştim ama bu kadar bile sabredemediler!
HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Öcalan'ı eleştiren İYİ Parti'ye ne dedi, duydunuz?
"İYİ Parti, size söylüyorum: Size rağmen, içinde bulunduğunuz ittifaka, HDP ve PKK'ya içinde gönül vermişlerin de olduğu insanlar oy verdi. Şu an koltuklarınızda HDP'nin oylarıyla oturuyorsunuz. Bu ittifakta, CHP'yle yaptığınız ittifakta HDP'nin oylarının etkisi vardır. Ne yapacaksınız şimdi? Ne diyeceksiniz şimdi buna?" diye seslendi.
Bir tekinin dahi gıkı çıkmadı!
Neyse ki bir gün boyunca düşünüp taşındılar ve ertesi gün Twitter hesabından, "Biz milletimizi oy tercihine göre ayırmayız, bize oy vermiş seçmeni de oyuncağımız olarak görmeyiz" diye gülünç bir cevap verebildiler!
Yani ne dediler?
"Tamam, biz sizlerin oyu sayesinde buradayız kabul. Bize oy veren PKK'lı da olsa biz onu milletimiz sayarız" dediler.
Hele bu tartışmalar sırasında CHP'nin içine düştüğü sefil durum? PKK destekli ittifakları çatırdamasın diye iki partiye de tek söz söyleyemediler.
Ben boşuna, "Bu daha başlangıç, devamını bekleyin" demiyorum kardeşim.
Vallahi de billahi de AK Parti'nin bunlara mağduriyet oluşturacak işlerin ve eylemlerin içinde olmasına gerek yok. Hele az biraz zaman geçsin. Bunların birbiriyle kanlı bıçaklı olduğunu göreceksiniz. 
Kavga sadece Meclis'te yaşanmıyor. Tepeden tırnağa her yerde bu kavganın izlerine rastlayabilirsiniz. 
Özellikle de belediyelerde...
HDP ve PKK'lıların pek çok CHP'li belediye başkanını baskı altına aldığı, "Seçim öncesi yaptığımız protokolün gereğini yerine getirin ve bize verdiğiniz sözleri tutun. Yoksa kan akacak!" diye tehdit ettiği bilgileri geliyor.
Bakın, tarihe not düşmek adına iddiayla söylüyorum:
Yakında bazı belediyelerde kan akmaya başlarsa, şaşırmayın!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.