Türkiye acilen deniz hastaneleri kurmalı!

A -
A +
İstanbul'da yaşanan deprem, depreme dair hazırlıkları yeniden gündeme getirdi. Eğri oturup doğru konuşalım. 1999 depreminin üzerinden yıllar geçmesine rağmen dişe dokunur bir önlem almamışız. Burası net... Yani yaşadığımız son depremdeki hâlimiz ortada. Tek bir bina yıkılmamasına rağmen büyük bir kaosun içine düştük. GSM şirketleri çöktü, yakınlarımıza ulaşamadık.  Yıkım olmamasına rağmen İstanbul'da trafik korkunç bir keşmekeşe dönüştü. Gündelik hayatta bir saat içinde katettiğimiz yolu 3-4 saate gidebildik. Altını çizerek söylüyorum, bütün bunları yıkım olmadığı hâlde yaşadık. Depremin şiddeti 7 ve üstü olsaydı hâlimiz ne olurdu acaba diye düşünün artık.  Yalnız burada dikkatimi çeken bir başka şey var. Depremin ardından gerek devlet yetkilileri gerekse ekranlara akın eden deprem uzmanları meseleye dair çok yüzeysel açıklamalar yapıyor. Deprem gününden bu yana üzerinde en çok durduğumuz iki mesele var. Bunlardan biri toplanma alanları... Bu konuda biri çıkıp, "Toplanma alanlarına AVM yapmışlar" diye konuşuyor. Diğeri "Yalan söylemeyin toplanma alanları olduğu gibi duruyor" diye beyanat veriyor. Diğer konu ise deprem konulu toplantıya kimin çağrılıp çağrılmadığı... Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum. Bu noktada Türkiye “iki ayrı devlet”miş gibi sarsıcı ve dehşet verici bir durumla karşı karşıyayız. Biri AKOM'da kendi ekibini topluyor, kendi partisinin genel başkanını çağırıp kamuoyuna açıklama yapıyor. Devleti yöneten kesim ise başka bir noktada devlet kademeleri ile oturup başka bir çalışma yapıyor.  O, "Beni çağırmadılar" diye yalan atıyor, bu "Çağırdık efendim, masadaki yeri bile hazırdı" diye cevap yetiştiriyor. Ölüm, göstere göstere üzerimize çığlıklar ata ata geliyor ve biz bu aptalca, bu ahmakça kısır tartışmalarla zaman harcıyoruz. Önlemler almamız gerekirken kısır tartışmaların arasında yok olup gidiyoruz.   Nedir o önlemler? Yukarıda da bahsettiğim gibi yıkıma neden olmayan bir depremde bile büyük bir kaosun içine sürüklendik. Ortaya çıkan gerçek şu ki 7 ve üzerinde yaşanacak bir depremde bazı ilçeler yerle yeksan olacak. Özellikle "Eski İstanbul" dediğimiz bölgelerin ayakta kalması mümkün görünmüyor. Peki, böyle bir durumda trafik keşmekeşi nasıl önlenecek ve enkaz kaldırma çalışmaları nasıl yapılacak? Yaralılar nasıl kurtarılacak veya hastanelere nasıl ulaştırılacak? Hiç boşuna çene yormayalım, bunlar yapılamayacak. O zaman başka bir çözüm bulmak lazım. Ki bu çözüm aslında gözümüzün önünde duruyor. Deniz… Yüzen deniz hastanelerinden bahsediyorum! Avrupa'nın pek çok ülkesinde bu uygulama var. Özellikle İspanya bu konuda çok önemli çalışmalar yapan bir ülke. Yaptıkları şey çok basit, Türkiye'nin bunu yapması çok ama çok daha basit aslında... Anlatayım. Türkiye kendi sismik araştırma gemilerini yapabiliyor mu? Yapabiliyor. Petrol arama gemilerini yapabiliyor mu? Yapabiliyor. Fırkateynler yapabiliyor mu? Onu da yapabiliyor. O zaman Türkiye kendi yüzen hastanelerini de pekâlâ yapabilir. İstanbul'un önemli birkaç noktasına çekilecek bu gemi hastaneleri, olası bir deprem durumunda hemen hizmete sokulabilir.  Yapılması gereken tek şey o kadar basit ki… Bu gemilere ameliyathaneler kuracaksın ve belli noktalarına helikopterlerin inebileceği alanlar yapacaksın. Bu kadar! Elimizde ambulans helikopterlerimiz var. Bunlara yenileri de eklenebilir. Yetmezse, deprem anında sivil veya diğer resmî kurum helikopterleri de dâhil edilir. İstanbul'da olası bir deprem anında helikopterler devreye girer ve kurtarılan yaralıları bu gemi hastanelerine taşır. Aynı zamanda deniz ambulansları da trafik keşmekeşinin içine girmeden, sahillerden alacağı yaralıları bu gemi hastanelerine taşıyabilir. Ha… Diyeceksiniz ki aynı helikopterler hastaları şu an hizmet veren devlet hastanelerine de taşıyabilir. Ama o iş öyle değil. İstanbul'daki devlet hastanelerinin en yenisi neredeyse 50-60 yıllık. Bir depremde ayakta kalma şansları neredeyse sıfır. Bu durumda geriye sadece özel hastaneler ve deniz hastaneleri, yani gemi hastaneler kalıyor. Türkiye'nin bu konuda acilen adım atması gerekiyor.  Öğrenebildiğim kadarıyla bu konuda çok teferruatlı bir çalışma daha önce yapıldı. İlgili devlet kademelerine de iletildi. Ancak şimdiye kadar bu konuda bir gelişme yaşanmadı. Eğer depreme hazırlık anlamında bir şeyler yapacaksak, şahsi kanaatim işe bu noktadan başlanması gerekiyor. Yani en azından bu noktadan başlanması iyi olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.