‘Bildiricilere’ bildirilecek bir haberim var

A -
A +
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 15 Temmuz'dan sonra büyük -ve kolay kolay denk düşmeyecek- bir şans yakaladı. O şansı dibine kadar kullanmak, devlet ve millet düşmanlarına tarihler boyu anılacak ibretlik bir ders vermek gerekiyordu. Aylar boyu meydanlardan seslenen vatan nöbetçileri, "Hainlerin kellesini ayaklarımızın dibine atın, idamı getirin" çığlıkları attı. Peki ne oldu? Milletini bombalayan hainler, mahkeme önlerinde şehit yakınlarının gözü önünde şov yaptı. Mahkemelerle âdeta dalga geçti. Bir teki bile pişmanlık emaresi göstermedi. Aksine tamamı, "Elimize imkân geçse yine yaparız" dedi. Şayet o gün milletin sesine kulak verilmiş olsaydı, bugün amiral eskisi 103 pırpırlı, darbe imasında bulunmaya cesaret eder miydi? Şimdi birileri yayınlanan bildiriyi savunup, "Emekli olmuş, yaşlı başlı ve silahsız amiraller mi darbe yapacak?" sorusunu alaycı bir şekilde soruyor. Hatırlatmakta yarar var ki ilk etapta Fetullah Gülen isimli iblis de bir gözü toprağa bakan, ayağı çukurda biriydi ve silahı, askeri olmayan biri olarak biliniyordu.  Sonra milletin silahlarıyla milleti nasıl vurduklarını izledik. Kabul edin veya etmeyin, 103 amiral eskisi ile Fetullah Gülen arasında zerre-i miskal fark yoktur. Şöyle ki... Bu amiral eskilerinin ordu içinde yetiştirdiği ve bugün bile bu amiral eskilerinin sözünü emir kabul edecek binlerce asker var.  Bunu unutmamak gerek! Birileri de işin üstünü örtmek için, "Yahu darbe iması bu bildirinin neresinde var?" diye safa, salağa yatmaya çalışıyor! Bak güzel kardeşim. Sen bildirideki cümleleri okumasını ve yorumlamasını bilmiyorsan kusura bakma ama o senin salaklığın! Birincisi... 103 amiral, tıpkı eskiden darbelerin yapıldığı saatte, yani gece yarısı bildiri yayınlıyorsa bu başlı başına bir darbe imasıdır. Kaldı ki bildiride yer alan bir cümle var. O cümle aynen şöyle: ''Aksi hâlde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir..." Bıngıldak kadar zekâsı olan herkes, eksiden bu tür cümlelerin yapılacak darbelerden çok kısa süre önce özene bezene kurulduğunu bilir. Adamlar açık açık, "Ülke bunalımlı bir sürece doğru gidiyor, beka sorunu oluşuyor. Biz sessiz kalmayız" diyor. Daha ne desinler senin anlaman için? Kaldı ki... Bildiriyi yayınlayanlar içinde "Sınırımızda başkası olacağına laik anlayışa sahip YPG'nin olması daha güzel olur" diyen terörist sevici eski amiraller de var. Mesele Montrö tartışması ise Meclis Başkanı çıkıp açık açık, "Sözlerimi başka yöne çektiler. Bizim Montrö Sözleşmesi ile ilgili bir sorunumuz yok" dedi mi? Dedi... Demek ki birileri fırsat bu fırsat diyerek Montrö Sözleşmesi iptal edilecek fitnesi üzerinden ülkeye yeniden balans ayarı vermeye çalışıyor. Hele hele dünyanın neredeyse bütün ülkeleri Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geldiği noktayı hayret verici bir gelişme olarak anlatırken, Türk Ordusu'na laf söyleme cüretini göstermek... Hiç kusura bakmayın ama bu düpedüz FETÖ ağzıdır! Yunan'ın rahatsız olduğu, Rum'un rahatsız olduğu, Ermenistan'ın rahatsız olduğu, Amerika'nın, İsrail'in, Alman'ın, Fransız'ın, İngiliz'in rahatsız olduğu Türk Ordusu'nun gücü sizi niye rahatsız eder ki? Ya da şöyle sorayım: Irak'ta ve Suriye'de sağ terörist bırakmayan, Akdeniz'de Mavi Vatan sınırlarını canı pahasına koruyan, Azerbaycan’ın Karabağ'ı kazanmasında destansı rol oynayan... İHA'sıyla, SİHA'sıyla, savaş uçaklarıyla, Atak helikopterleriyle, Fırtına Obüsleri'yle, denizaltılarıyla, savaş gemileriyle dünya harp tarihini değiştiren Türk ordusunun başarısı kimi rahatsız eder? Cevabını ben vereyim: Düne kadar orduevlerini kafayı çekmek için kullanan, istediği balık türünün getirilmesi için şehirden şehire helikopter uçuran, "Allah" denilmesini suç sayan, başı kapalı diye şehit annesini garnizondan içeri sokmayan ve fakat terörle ilgili en ufak bir başarı elde edemeyen üç beş darbeci kafayı rahatsız eder...  Tesadüfe bakın ki 15 Temmuz darbesinden sonra 103 darbeci general ve amiral gözaltına alınıyor. Önceki gün 103 eski amiral darbe imalı bildiri yayınlıyor! Tesadüfe bakın ki bildirinin yayınlandığı günden itibaren saydığınızda 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne 103 gün kaldığı ortaya çıkıyor! Tesadüfe bakın ki bildiri, 15 Temmuz darbe girişiminde parmağı olan NATO'nun kuruluş yıl dönümü olan 4 Nisan'da gece yarısı yayınlanıyor! Bu FETÖ ağzı değil de nedir? Bildiriye imza atanlardan biri olan Atilla Kıyat ise millete zekâsız muamelesi yaparak, "Tepki verenler, belli ki uyku sersemi iken okumuşlar. Sabahleyin, uykularını aldıktan sonra bir daha okurlarsa yaptıkları suçlamalardan utanç duyacaklardır" diyor. Sen millete hakaret edeceğine, gece yarısı kafayı çekip bildiri yayınlayan yandaşlarından utanç duysana!.. Söylenecek çok şey var da... Neyse... Yazının başında "Devlet darbeci zihniyete ibretlik ceza vermedi" eleştirisinde bulunmuştum. Devlet en azından bugün devreye girip bu amiral eskilerinin apoletlerini sökmeli. Emekliliklerini iptal edip, devletten aldıkları paraları onlara haram etmeli. Yoksa bunu yapanlar yarın bir adım daha atabilir.  Bunu korkuyla söylemiyorum.  Bu ülkede kimsenin canı Ömer Halisdemir'den, Feti Sekin'den, Abdullah Olçok'tan, Eren Bülbül'den tatlı değil. Milyonlarca insan onların yolundan gitmek için bir fırsat bekliyor.  Ve fakat milyonlarca insan, darbecilere bu kez gereken cezayı bizzat kendisinin keseceğini de âlem-i cihana haykırıyor.  Bilinsin yani!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.