EZBER BOZANLAR - NUH ALBAYRAK

A -
A +

Herkes başarılı olmak ister, ama çok az kişi başarıya ulaşmak için gereken cefaya katlanabilir.

Herkes yönetici olmak ister, ama pek azı yönetmeden önce yönetilmeyi içine sindirir.
Herkes usta olmak ister ama çok azı ustası olmak istediği işin önce çıraklığını yapmaya gönül verir.
Bu hafta EZBER BOZANLAR’da mühendis kökenli gazeteci Nuh Albayrak ile kendisinin sıfırdan zirveye başarı hikâyesinden yola çıkarak gazeteciliği, bu mesleğe gönül vermek isteyen gençlere mesajlarını ve hazır usta bir gazeteci büyüğümü bulmuşken de biraz da gündemi konuştuk...

EZBER BOZANLAR - NUH ALBAYRAK

1960 Konya doğumlu Nuh Albayrak, ilk, orta ve lise öğrenimini yine aynı şehirde tamamlar. Çiftçilikle uğraşan babası, Albayrak’ın okumamasını ve yanında kalmasını ister. O günlerde yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Babam klasik bir Anadolu insanıydı. Benim onunla birlikte kalmamı istiyordu. İlçeye lise okumaya gitmezsen sana traktör alacağım diyerek de beni ikna etmişti. Okumayacağımı duyan öğretmenlerim amcamla babama haber yolladı. Böylelikle Seydişehir’de abimin yanına lise okumaya gittim.”

Meslek lisesi torna bölümünde okurken öğretmenlerinin teşvikiyle okullar arası kompozisyon yarışmalarına katılır ve birinci olur. Seydişehir Postası adlı yerel gazetede 1. sayfada yazılar yazmaya başlar. Daha lise yıllarında gazetecilik dünyasına adım atmıştır aslında. “Yazıyı bugün gönderip ertesi gün asılan gazeteleri takip etmeye başlardım. Yazımı gazetede görmek müthiş bir keyifti” diyor Albayrak... O dönem imam hatip liselerine uygulanan haksızlıktan meslek lisesi öğrencileri de payını almıştır. Buna rağmen Albayrak İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü kazanır. İstanbul’a gelir ancak ne şehri tanıyordur ne de kalacak yeri vardır. 80 öncesi ülkenin en karışık olduğu dönemlerdir diyor ve ekliyor:
 

"Okula bir gittik, camlar yerde, bir hafta üst üste ders yapılamıyor. Sürekli eylem, sürekli kavga ortamı var. Anadolu’da da duyuyorduk ancak içine girince olayın bilincine daha çok vardım. Yurtlara baktık, yurtlar okullardan beter. Gündüz okuldaki kavga akşam yurtlarda devam ediyor. İdeolojilere göre bölünmüş binalar, birbirlerinin yurtlarını basıyorlar. Ben sakince okulumu bitirmek istiyorum. Eve çıkamıyorum, para yok. O dönem bir arkadaşımın vesilesiyle, Çemberlitaş’ta olaylara karışmak istemeyen idealist gençlerin kaldığı İhlas Vakfı’nın yurduna yerleştim. Haftada bir gün gazeteye yardıma gider, ayak işlerini elimizden geldiğince gönülden yapardık.”

EZBER BOZANLAR - NUH ALBAYRAK

Nuh Albayrak 1980 yılında üniversiteden mezun olur. Bir inşaat firmasında çalışmaya başlar. Ancak bir yıl sonra cunta yönetiminin uyguladığı bir kararla inşaat sektörü durur ve işten ayrılmak zorunda kalır. O dönemde Türkiye gazetesinde kurşun harflerin tek tek dizildiği sistemden ofset sistemine geçilir. Rahmetli Enver Ören, bu sistem için Türkiye gazetesi bünyesinde teknik bir birim kurulacağını söyleyerek Albayrak’a  bu serviste çalışmasını teklif eder. Teknik serviste, gazete sayfaları basıma gitmeden önce pikaj kartonlarının üzerine rapido ile çizim yapıp, gazete sekreterinin gönderdiği spotları bu kartona yapıştırma işini yapar. Albayrak şöyle anlatıyor o günleri:

“Belki gazetecilik anlamında bir şey yapmıyordum. Ancak çizimlerimin bir sonraki gün binlerce kişiye ulaştığını bilmek inanılmaz bir haz veriyordu. Bir dönem bu görevde devam ettikten sonra birimin teknik müdürü oldum ancak içimde hâlâ lise yıllarımdan beri olan yazı yazma isteği devam ediyordu. Genel Yayın Yönetmenimiz Cem Ertürk’le konuştum. Sizin yanınızda çırak olmak istiyorum, dedim. Teknik müdürlüğü bırakıp yazı işlerinde Hasan Karakaya’nın yanında çırak olarak çalışmaya başladım. Bir süre sonra sayfa vermeye başladılar. Uzun süre 3. sayfayı hazırladım. Daha sonraları yazı işleri müdürlüğü görevini icra ettim. O zamanlar gündem toplantılarını Rahmetli Enver Ağabey’in odasında yapardık. Daha sonra yönetim görevleri başladı. 2007 yılında Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldum. 2014 yılında da Star gazetesine geçtim. 7 ay birinci sayfa ile ilgilendim, daha sonra bu gazetenin de Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirildim...”

EZBER BOZANLAR - NUH ALBAYRAK

-Mühendislik eğitimi almış olmanızın size gazetecilik mesleğinde bir katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?
-Önceleri 4 sene mühendislik okudum diye çok hayıflanıyordum. Keşke bilinçlendiren biri olsaydı da bu sektörle ilgili bir bölüm okuyarak kesintisiz devam etseydim diyordum. Ne zaman ki yönetim tarafına geçtim, bu fikrim tamamen değişti. Sevk, idare, organizasyon ve koordine etmek işin içine girmeye başlayınca benim o sektörle ilgisi olmayan mühendislik eğitimim çok ciddi katkı sağladığını fark ettim. Analitik düşünme yeteneği dedikleri şey var, onu hissettim. Eğitimim eldeki verilerle en kısa sürede sonuca ulaşma, aslolan en akılcı akışı bulma, paradigmaları aşma ve alışılmışın dışına çıkma yolunda bana bakış açısı katmıştı...

 

-İş görüşmelerinde kriterleriniz nedir?
-Görüşmeye gelenin mesleğini çok sevdiğini ve samimi gayretini bana hissettirmesi gerekir. Bizim sektörde tecrübe yanında disiplinsizliği de getiriyor. Tecrübeli ama ben oldum havasındaki aday yerine tercihim daha az tecrübeli başarıya aç olan oluyor. Bizim işimiz bir ekip işi. Eğer yazı işlerinden matbaadaki basım ekibine kadar bir ekip ruhu varsa, herkes kendinden sonraki ekibe daha uygun işler iletiyor. Vazife anlayışıyla değil de işe sevgini katarak çalışmak başarıyı getirir.

 

-Gazetecilik mesleğini seçmek isteyen gençlere tavsiyeleriniz ne olur?
-Bu meslek istek ve çalışma azmi gerektiriyor. Teknoloji her meslekte olduğu gibi gazetecilikte de çok büyük kolaylıklar getiriyor. Ancak dijitalleşme ve teknoloji gazeteciliği olumsuz da etkiledi. Teknolojinin sektörde payının artması özellikle mesleğe yeni başlayan genç arkadaşlarımızda sığlığa sebep oluyor. Arama motorlarında her bilgiye ulaşılabiliyor. Araştırmak yerine bir tıkla her bilgiye ulaşmak daha cazip geliyor. Unutuluyor ki bir şeyi aramak için neyi arayacağını da bilmek gerekir. Kaldı ki internette ulaşılan her bilgi de doğru değil. Bir de şu var herkesin ulaştığı bilgiye editoryal anlamda haberi cazip kılacak bir şey katmanız gerekir. Bunu yapabilmek için de özgün bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Gençlerin bir alan seçip, orada derinleşmeleri gerekir.
Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Ama gazetecilik mesleğinin ekstra zorlukları vardır. Ailemle birlikte bayramda tatil yaptığımı hatırlamıyorum mesela. Evet şu an yönetici olarak ben gelmesem de o gün o gazete basılır. Ama bayram bitiminde geldiğimde eşinden, çocuklarından ayrı bayram geçirmiş çalışanlarımın yüzüne bakamam.
Bir de şunu söylemek isterim gençlere, eğitim sistemimizde doğru yönlendirilme yapılmıyor. Hangi eğitimi alırsanız alın, arzu ettiğiniz mesleği yapmak için fırsatını bulduğunuzda adım atın. Ömür boyu sevmediğin işi yapmaktansa, ilk fırsatta yeniden başlamak daha akılcıdır.

 

-Türkiye’de sizce basın özgürlüğü var mı?
-Basın özgürlüğünün mühendislikteki kavramlar gibi net bir tanımı yok. Önce tüm kesimlerce bu tabirde mutabık kalmak gerekir. 80’lerde gazetecilik yaparken bir panomuz vardı. Her gün o panoda sıkıyönetim komutanlığının bildirileri yer alırdı. İşe gelen önce o panoya bakar, hangi haberlerin yasaklandığını okur öyle yerine geçerdi. O konularda haber yazmazdı. Şu an böyle bir özgürlük kısıtlaması yok. Ama şunu da söylemek gerekir şu an basın özgürlüğü ile ilgili atılması gereken adımlar var mı var. Burada kastettiğim özgürlük şu an belli bir kesimin basın sorumsuzluğuna dönüştürdüğü değil. Kaldı ki suni basın özgürlüğü tabirini çıkaranlar yüzünden sektörün gerçek problemleri görüşülemiyor. Ben şu an altı çok farklı doldurulan bu basın özgürlüğünü savunur muyum? Hayır.

 

-Gazeteci tarafsız olmalı mıdır? Kendi ideolojisini yansıtmalı mıdır?
-Gazeteci tarafsız olmaz. Gazeteci de insan. İnsan tarafsız olur mu? Tarafsız değil ama objektif, sağduyulu ve insaflı olmalıdır. Toplumun tamamının buluşması gereken ilkeler, savunulması gereken ortak çıkarlarımız var. Toplumun, ülkenin geleceğini ilgilendiren olmazsa olmazlar var. Mesela on yıllardır terörle mücadele ediyoruz. Terör saldırıları yapılırken inanç, görüş, taraf ayrımı yapmaksızın tüm masumlara karşı gerçekleştiriliyor. Teröre karşı duruş hepimizin ortak görüşü olmalı. Sırf bir isme siyasi nefretten dolayı teröre destek verilirse ben bunu eleştiririm. Kimse benim gibi düşünmek ve yaşamak zorunda değil. Arzu ettiğim yaşama hakkını beklerken, bir başkasının da arzu ettiği gibi yaşama hakkına müdahale etmemeli ve saygı duymalıyım.

EZBER BOZANLAR - NUH ALBAYRAK

-Gazete manşetlerine nasıl karar veriliyor?
-Şunu açık söyleyeyim, grubumuzda üç gazete var. Bizim kendi içimizde bile birbirimizin manşetlerine müdahalemiz yok. Kendi gazetemde de genel yayın yönetmeni olarak şu manşeti atın diye patronal bir tavrım hiç olmadı. Ne şimdi ne de daha önce. Tabii şu var, aklın yolu bir. Bazen gündeme göre gazetelerin manşetleri aynı olabiliyor. Durmamız gereken yer belli, tavrımız belli. Ortak kelimelerle bunu ortaya koyduğumuz zamanların da olması çok doğal.

 

-Havuz medyası, yandaş medya gibi tabirler hakkında yorumunuz nedir?
-Öz güven sahibi olmak ne yaptığınızı bilmeniz çok önemli. Duruşunuzu, tavrınızı samimiyetine inanmadığınız kesimin söylemlerine göre belirliyorsanız zaten kaybetmişsinizdir. Şu da var her yaptığınızı bir siyasi partiyi baz alarak yapıyorsanız da bir sıkıntı var. O zaman siyasetin medyası olursunuz. Burada önemli olan şu, millî ve yerli bir duruşa sahip olmak. Gazetede bu tarife göre bir yayın politikası uyguluyorum. Bu duruşumuz sayın Erdoğan’ın duruşuyla örtüşüyor. Aynı yerde görünüyorum. Bundan daha doğal ne var? Böyle duruşumdan dolayı isterlerse candaş, isterlerse yandaş desinler. Umurumda değil açıkçası. Bana yandaş dediler diye duruşumu değişecek değilim.

 

-Başkanlık sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Getirilmeli mi?
-Bizim bir sistem sıkıntımız var. Bunu düzeltmek için ne yapmalıyız? Başkanlık sistemi mi? Başka bir şey mi? Önce ülkenin tüm kesimlerinin bu noktaya gelmesi gerekir. Allah izin verirse yüzyıllar boyu kullanılacak bir sistem geliştirilmeye çalışılıyor. İdeolojik tutumlarını tüm kesimler bir yana bırakmalı. Sürece katılmayan kesimin katkılarından yoksun kalınır. Etrafımızda kurtlar sofrası var. Daha dinamik, daha hızlı kararlar alınabilen bir sisteme bir an önce geçilmesi gerekiyor. Türk tipi başkanlık sistemi getirilmeli. Çünkü başkanlık sistemini uygulayan diğer ülkelerle dinamiklerimiz farklı. Bir kesim Erdoğan’ın kendisi için başkanlık sistemini getirmek istediğini savunsa da, Cumhurbaşkanı başbakanla birlikte şu an sorunlu mevcut sistemin tüm açıklarını kapatıyor. Bu yüzden bu açıkları iyi ifade edemiyoruz. Aslında Erdoğan sonrası için başkanlık sistemi gerekli.
          ***
Nuh Albayrak’tan bu mesleğe gönül vermek isteyen gençlere;
Doğru yerde durarak, doğru olmak gazetecilikte önemlidir.
Keşke demeyeceğiniz bir dava bilinciyle amatör heyecanınızı hep diri tutarak ilerleyin. Başarı sizi takip edecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.