Eskiden kardeş kavgası vardı

A -
A +

Kayseri'den Halit Hamunculu'nun 1971 Muhtırası öncesinde yaşadığı, o günlerde ülkenin hemen her yöresinde yaşanan sıradan olaylar olmasına rağmen, bugün bizim için o yıllarda insanımızın nelerle uğraştığını ya da uğraştırıldığını anlatması bakımından manidar bulduğumuz hatırasını yayınlamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tabii söz, bugünkü hükümetin yönetimdeki başarısı (!) sebebiyle, ülkenin nasıl yetmişli yıllara çekilmek istendiğinden açılmıştı. Şimdi ülke insanının yaşadığı sıkıntı, varlığının elinden gitmesinin verdiği sıkıntıydı. Alım gücü kalmayan insan, ödemelerini yapamayan insan, elindeki işini yürütemeyen insan profiliydi krizin tercümesi. Oysa Halit Hamunculu'nun anlattığı yıllarda yaşananlar bir başkaydı. Okuyucumuz, Kayseri'ye giderken, bir yolcu otobüsünde yaşadıklarını anlatıyordu. Hepsi buydu. Ama önemli olan, o otobüste avukat da vardı, tüccar da öğretmen de. Yani toplumda özel arabası olan "zengin" sayılıyordu. Bugün de arabasını elinde tutabilenler ancak zenginler olacaktır. Biz yine Halit beyin otobüste, öndeki iki gencin konuşmalarına kulak misafiri olduğu yere gelelim. Gençlerden biri Kayserili olduğu halde Ankara'da oto tamirciliği yapıyordu. Bazı akşamlar da taksi şoförlüğüne çıkıyordu. Bir gün Ulus'ta beklerken, orta yaşta bir müşteri gelip, Keçiören'e gitmek istediğini söyleyip, tenha bir yere geldiklerinde de silahını belinden çıkartarak şoförün kafasına dayıyor ve soruyordu. Tabii o zaman Ankara'da da sıkıyönetim vardı. "Sağcı mısın, solcu musun?" (Şu şartlanmışlığı görüyor musunuz? İnsanların fikirleri tabanca kurşunuyla değerlendirilmek isteniyordu o dönemler.) Genç devam ediyordu: "Adamın hangi taraftan olduğunu bilsem ona göre cevap vereceğim ama ya onun tutmadığı tarafı söylersem beni öldürür. Dedim ki: -Ben ne sağcıyım ne solcuyum, ekmek partisindenim. Biraz daha gidince, "Allah var mı?" diye sordu. "Var tabii ki" dedim. Biraz sonra ana yoldan ayrılıp bir kahvenin önüne geldik. Tabanca şakağımda olduğu halde oradakilere seslendi: -Bunun Allahı varmış. Hesabını görün. Beni dövmeye başladılar. Linç gibi bir şeydi. Boş bir çuval gibi yere yığıldım. Beni dövenlerden birisine de, "Bunun hesabını gör" dediler. Taksiye koydular, yolun bir kenarına indirdiler, boğızımı kestiler. Bundan sonrasını hatırlamıyorum. Birileri getirip beni taksiye atarak Numune hastanesinin dış kapısına bırakıp gitmişler. Orada gören vatandaşlar hastaneye haber vermişler. Tedavim yapılıp kendime geldiğimde polisler ifademi aldılar. İfademde, bunların hiç birinden bahsetmiyerek, kimin yaptığını bilmediğimi söyledim. (Polise niye böyle söylediğini az sonra anlayacaksınız. Bir yönetim, yönettiğinin hakkını hukukunu koruduğu inancını vermeyince, insanlar kendi haklarını kendileri aramaya kalkar da onun için.) Hastanede tedavi oldum ve çıktım. Kardeşi boksör, güçlü mü güçlü bir arkadaşım vardı. Onu ve (yanında oturan delikanlıyı göstererek), biraderimle üçümüz tabancalarımızı alarak geç vakit arabaya atlayıp o kahveye gittik. İçeri girdik ve tabancalarımızı doğrultup, "Eller yukarı" dedik. Sonra beni bu hale getireni arkadaşıma gösterdim. Arkadaşım ona yer misin yemez misin müthiş bir dayak attı. Sonra arabaya atarak karakola götürdüm. Beni dövdüren ve boğazımı kestirenin bu olduğunu söyledim. İş mahkemeye aks etti. Bu arada adam içerde iken kız kardeşi geldi. Üç dört kez yalvardı. Ne istersen razıyız, yeter ki davadan vazgeç dedi. Ama kabul etmedim. Adam 24 sene gün yedi." Tabii o delikanlının palavra söylediğini sanıyordum. Dedim ki, "Sen hiç Acemistan'da kaldın mı?" Neden sordun deyince de, "Onlarda da böyle desteksiz atan çoktur" dedim. O zaman ayağa kalktı. Beni de kaldırdı. Yakalı kazağının yakasını indirerek bak burada, 16 dikiş var gördün mü? dedi. Gerçekten boğazındaki dikiş izleri duruyordu. Kardeşini de şahit gösterdi. Ne günlerdi o zamanlar..." Halit beyin hatırası böyle bitiyor. İşte o zaman, böylesi şeylerle uğraşıyordu Türkiye. Hele biraz dikkatli bakın. Bugün de insanımız aynı şeylerle uğraşmaya zorlanmıyor mu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.