Varlık içinde darlık!..

A -
A +

Eğer günü birlik sıkıntıların dışında, ülkede olup bitenlere şöyle tarihi perspektiften bakarsanız göreceksiniz ki, bu ülkede tarihin hiçbir döneminde kriz bitmemiş, şimdi de var, görünüşe göre gelecekte de bitmeyecek. Şöyle kendi kendinize bir sorun bakılım. Neden Avustralya'da, ya da Kanada'da ya da ne bileyim İsveç'te hiç kriz olmuyor. Hiç yüzyıllarca süren savaşlar olmuyor? Peki neden içerisinde ülkemizin de bulunduğu Balkanlar ve Ortadoğu'da kan ve gözyaşı, siyasi çalkantılar, entrikalar, siyasi ve ekonomik krizler hiç bitmiyor? İki sebebi var. Birincisi, bu bölge, kavimler kapısı olarak binlerce yıldan beri dünya ticaretinde köprü olmuş ve olmakta. Yani kim olursa olsun, dünya ticaretini elinde bulundurmak isteyen bir güç, önce buraya hakim olmalı. Yoksa dünyaya hakim olamaz. Buraya hakim olan da dünya ticaretine hakim olur. İşte bu sebeple, bu topraklar yüzyıllarca paylaşılamamış. Etiler'den, Galatlar'a, Bizanslılar'a kadar ne kavimler gelmiş geçmiş. En son Selçuklular ve ardından Osmanlılar gelip yerleşmişler. Ondan sonra da başlarını savaştan kurtaramamışlar. Aslında Osmanlılar savaşan değil kendini savunan taraf olmuş. Kendini bu topraklardan atmak isteyen güçlere yüzyıllarca direnmiş. Son üçyüz yılda yavaş yavaş gücü tükenmiş ve son bir gayretle, Milli Mücadele ile Türkiye Cumhuriyeti olarak Anadolu'ya sığınmış. Gel gör ki, Anadolu'da da bizleri rahat bırakmadıkları gibi, bir de son ikiyüz yıldır bu bölgede ortaya çıkan petrol, buranın kıymetini bir kat daha artırmış. İşte ülkemizde yaşanan onca sıkıntının temelinde bu iki gerçek vardır. Dolayısıyla şu gerçek iyi bilinmelidir ki, "Bu ülke bu sıkıntıların üstesinden gelecek güce sahip olduğu müddetçe var olacaktır. Diğer şıkkı söylemeye dilim varmıyor. Allah da göstermesin." Diğer taraftan, artık ülke ve devlet kavramı gitgide demode olmaya, dünya globalleşme denilen o sürece girmeye başladı. Bu açıdan bakıldığında sıcak savaşlar yerini ekonomik dengelere bıraktı. Şimdi güç ekonomide. Paran varsa gücün var. Paran yoksa kahramanlık sökmüyor. Şu anda on milyar dolara, dünyaya el açmış yalvarırkenki halimiz tam anlamıyla tuş olmak değil midir? Ama bu birinci raunttur. Önümüzde yine rauntlar var ve olacak. İyi de ne yapalım başka çare mi var? denildiğinde "Evet çare var. Yeter ki soruna gerçek teşhis konulsun!" cevabını verebeliriz. Nedir Türkiye'nin sorunu? Ekonomik yönden iflas etmesi ve köşeye sıkışması. Köşeye sıkışmadan ekonomik sorunu çözebilir miyiz? Evet. Yüzlerce örnek var ama yalnızca iki tanesi yeter mi bilmem? Birincisi, uzay teknolojisinde, hammaddesi bile vazgeçilmez olan bor madeninin % 70'i Türkiye'de. Bu madenleri gerçek anlamda değerlendirdiğinizde trilyonlarca dolar ediyor. Yalnızca ham maddesi. Hele biraz da işleniverse bu rakam iki katına çıkacak. Bu madenleri kim işletmek, ya da başına geçmek istemez ki? Öte yandan, Dr. Ümit Emre isimli bir okurumun çektiği mail var. Anadolu Ajansı'na dayanarak verdiği haber şöyle: "Adıyaman'da petrol üretimi Cendere 17 kuyusunda petrol bulundu. 2850 metrede ulaşılan petrol yatağından günde 500 varil ham petrol çıkarılıyor. Türkiye'nin, bilinen en büyük petrol rezervlerinin bulunduğu Adıyaman'da, günde 500 varil üretim yapılan yeni bir kuyu açıldı. A A muhabirinin aldığı bilgiye göre, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Cendere 17 kuyusunda 2 bin 850 metrede petrole ulaştı. Günde 500 varil hampetrol üretilen Cendere 17 ile birlikte Adıyaman'da üretim yapılan 20 sahadaki kuyu sayısı 167'ye yükseldi. Akgün 4 kuyusunda ise petrole ulaşıldığı, ancak test çalışmaları sona ermeden üretime yönelik somut veriler elde edilemeyeceği öğrenildi. Bu arada, 20 sahadaki 167 kuyudan günde 16 bin 500 varıl hampetrol üreten TPAO'nun, Türkiye petrol üretiminin yüzde 48'ini Adıyaman'dan elde ettiği bildirildi. 5 Mayıs 2001" Diyor ki Dr. Ümit Emre, "Türkiye'mizin kısa vadede kurtuluşu topraklarımızın altında adeta bir okyanus şeklinde bulunan büyük zenginliğimiz petrolümüzün süratle bulunmasında yatmaktadır. Nitekim TPAO'nun son çalışmalarıyla Adıyaman bölgesinde çok verimli bir kuyu açılmıştır. Diğer sektörlerden her türlü tasarruf sağlanarak petrol kuyusu açma işlemini arttırmak mecburiyetinde olan devletimiz, içinde bulunduğumuz borç kıskacını bununla kaldıracak ve ulus devletin tahribi yönünde, bu borcun sebep olduğu her türlü tavizi vermek mecburiyetinde kalmayacak ve halkımızı köleliğe sürükleyen bu süreci tersine çevirebilecektir. Bu son derece hayati konu için göstereceğiniz ilgiye şimdiden en içten teşekkürlerimi sunarım. Saygılarımla." Teşekkürler Ümit Emre. Biz ilgi gösteriyoruz ama asıl ilgi göstermesi gerekenler acep o ilgiyi gösterirler mi? Yoksa bizi hâlâ dünyada kapı kapı dolandırmaya devam mı ederler?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.