Kendi can verirken, bizi kurtarmıştı!

A -
A +
"Teyzemin cenazesini defnederken herkes bir başka âlemdeydi... Ama ben çok başka bir âlemde... Nasıl olmazdım ki... Şu an hayatta isek, teyzemin can vermesi sebebiyle hayattaydık. O gün o kaza ile canım teyzem neye vesile olmuştu?" Lojmanın dışına adım attığım anda kendi kendime dedim ki: -Yahu ben şimdi Samsun'a bir günlüğüne gidiyorum ama yolcunun işini Allah bilir. Bir günlüğüne derim, acil bir durum çıkar. Sonra yola çıkıyorum. Trafik kazası olmuş ona gidiyorum. Ya benim başıma bir hal gelirse... Geri eve döndüm. Dedim ki hanıma: -Ya aklım sende kalacak. Bu halde seni bırakamam. Seni de giderken annenlere bırakayım. -Bunun için mi geri döndün. -Evet. Kurban olduğum Rabbim yiyecek ekmeğimiz içecek suyumuz varmış. -İyi o zaman hazırlanayım da çıkalım, dedi. Birlikte tekrar ayrıldık lojmandan. Güzergâhımızı önce hanımın baba evi Gebze'yeydi. Sonra ben Samsun'a hareket edecektim. Öyle yaptık... O gece otobüsümüz Çankırı civarında mıydı kim bilir neredeydi saat 03.02'yi gösterdiğinde... Allah'ım Gölcük'te küçük kıyamet kopmuş da haberimiz yok... Marmara'yı sarsan o müthiş deprem meğer merkez üssü bizim Gölcük olacak şekilde geniş bir coğrafyayı beşik gibi sallamış... Samsun'a girerken otobüste bir hareketlenme olmuştu. İnsanlar birbirine bir şeyler söylüyordu ama benim acım olduğu için kimseyi merak edecek durumda değildim. Samsun'a indiğimde de insanlar bir tuhaftı... Herkes bir korku, bir panik içindeydi... Ortalık ana baba günüydü... Dedim ki acaba biz yoldayken savaş mı çıktı? Bu nedir insanlarda bu endişeli hâl... Çok geçmeden deprem olduğunu duyduk. Herkes bir şey söylüyordu ama kimsenin neyi tam olarak bildiği belli değildi: -İstanbul yerle bir olmuş, diyorlardı. -Avcılar kalmamış, diyorlardı... Ama kimse Gölcük'ten, Adapazarı'ndan, Derince'den bahsetmiyordu... Doğrusu ben yine olayın boyutunu algılayacak durumda değildim. -Allah'ım inşallah teyzem ölmemiştir, diyordum. Alelacele bir taksi tutup evimize gittim. Annemler beni karşılarken bir tuhaf ağlaşıyorlardı. -Anne! Yoksa teyzem öldü mü? -Öldü teyzen öldü... Ama duymadın mı başımıza geleni? -Yaa sorma anne İstanbul'da deprem olmuş... Hayırlısı olsun... Ölmeden önce bir teyzemi görseydim... -Oğlum, depremin merkez üssü Gölcük'müş... -Ne? -Haberlerde söylediler. Çok büyük bir deprem olmuş çok... İşte o zaman evde televizyonun başına yığılır gibi çöktüm... Haberler daha yeni yeni geliyordu. Ama benim yüreğim ağzıma çoktan gelmişti bile... Hemen cep telefonundan hanımı aradım. Zor ulaşabildim: -Nasılsınız, durumunuz nasıl? Hanım ağlıyordu... Kurtulmuşlar onlarda bir hasar yokmuş. Ama Gölcük batmış diyor başka bir şey demiyordu... Nasıl teselli edeceğimi bilemedim. -Anne, dedim... Benim hemen dönmem lazım... Arkadaşlarım, komşularım beni bekliyor... Teyzem zaten o gece yarısı vefat etmiş... Hastaneye gittiğimde yaralı yeğenleri gördüm. Onlara baş sağlığı diledim. Ama öyle olmuştum ki artık kime ne diyeceğimi bilemiyordum. Herkes bir başka çıkmazdaydı. Onlar da depremi öğrenmişler, geçmiş olsunda bulunuyordu. Teyzemin cenazesini defnederken herkes bir başka âlemdeydi... Ama ben çok başka bir âlemde... Nasıl olmazdım ki... Şu an hayatta isek, teyzemin can vermesi sebebiyle hayattaydık. O gün o kaza ile canım teyzem neye vesile olmuştu? Kendi can verişiyle benim ve hamile eşimin Gölcük'ten ayrılmamıza vesile olmuştu. Yani kendi canını verirken bizim canımızın kurtulmasına vesile olmuştu. O gün o kaza olmasaydı biz lojmanda bulunduğumuz için depremi yaşayanlardan olacaktık. Ve bugün on yaşına giren oğlum ve eşimle birlikte enkaz altında kalacaktık. Hikmetinden sual olunmaz Rabbim... > Rumuz: "Kader"-Samsun Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.