"Hanımın Rumeli Kavağı'nda ne işi var?"

A -
A +

Adamcağız kan ter içinde kalmıştı. Gözleri dört dönüyor ama bir türlü sükunete kavuşamıyordu: -Karımı bulamıyorum... Karımı kaybettim bulamıyorum... -Amca bir dakka. Sakin ol... Sana nasıl yardımcı olabiliriz. -Bana yardımcı olun. Karımı bulun... Karımı kaybettim. Bulun onu... Allah Allah... Burası kayıp insan bürosu değildi ki... Eşya kayıp bürosuydu... Tamam buraya şemsiyesini kaybeden gelebilirdi. Çantasını kaybeden gelebilirdi. Cüzdanını kaybeden gelebilirdi... Ama böylesini ilk defa görüyorduk. Karısını kaybeden adam buraya niçin gelsindi? Ama çaresizlik insana neler yaptırıyordu... Koca İstanbul... Adamcağız belli ki sağa sola çok koşturmuştu. Döndüğünde görülüyordu. Teri sırtından çıkmıştı. Çaresizdi, endişeliydi... -Bir yudum su iç de hele bir sakinleş... Sonra dinleriz olay nasıl oldu... Oturuyordu ama duramıyordu ki... Hemen kalkıyordu yine. Endişe ve telaş içindeki adam nasıl oturabilirdi ki? O da haklıydı... Biz onu sakinleştirmeye uğraşırken, o bizden karısını bulmamızı rica ediyordu... Olanları anlatmaya başladı nefes nefese: -Beyefendiler, Üsküdar'a gidecektik. Vapura binerken karım yanımdaydı. Bindik sanıyorum. Bindik ama vapura çıkıp oturduğumda baktım karım yok. Hemen vapuru kolaçan ettim. Aşağı baktım yok, yukarı baktım yok... Sağına koştum soluna koştum... Yok... -O zaman vapura binmemiştir. -Ben de öyle düşündüm. Vapur kalkmadan son anda geri indim. İskeleye baktım ama karım orada da yok... -Amca belki karınız vapura binmedi. Belki başka bir yere gitti? Bu konuda biz ne yapabiliriz ki? -Ya arkadaşlar, karım vapura bindi... Ben ondan eminim... Çünkü buraya vapura binmek için geldik... Ama hangi vapura bindi onu bilmiyorum. Yani insanın yanındaki karısı onunla birlikte vapura binmezse başka hangi vapura binebilirdi ki? Adamcağız çaresizliğin de verdiği mecburiyetle bizi girişimlerde bulunmaya zorluyordu: -Benim karımı bulmadan sizi buradan bırakmam. Yalvarırım karımı bulun... Belki haklıydı. Koca İstanbul'da her yıl binlerce kayıp oluyordu. Ara ki bir daha bulasın... Hele de kendi başına nerede olduğunu, nasıl olduğunu ha deyince çıkartamayacak durumda bir kimse ise... Ama bizim de yapacak bir şeyimiz yoktu... Durumu ister istemez amirlerimize haber verdik. Oradan iş polise intikal etti... Polis geldi vatandaşın derdini dinledi. Bu arada olay kayıp eşya olmaktan çıkmış asayiş meselesine dönüşmüştü. Üst kademelerden alınan yetkiyle vapurlarda anons yapılmasına karar verildi... Dedik ki amcaya: -Şimdi anons yaptırıyoruz. -Üsküdar vapurlarına mı? -Hayır. Sadece Üsküdar vapurlarına değil şehir hatlarında seferde ne kadar vapur varsa hepsine... -Hay Allah sizden razı olsun... Bakın göreceksiniz. Benim karım gemilerden birinde çıkacaktır. -Amca çok enteresan bir adamsın... İnşallah çıkar da, sen de rahatlarsın biz de... Şehir hatlarında seferde olan bütün gemilere anons yaptık... Bir iki anons sonrası hayret... Anonsumuza cevap geldi. Hakikaten adamın karısı gemideydi... Ama Üsküdar Vapuruyla hiç alakası olmayan bir gemide... Rumeli Kavağı Vapuruna binmişti... Bu kez adam rahatlamış ama şaşkınlığını gizleyememişti: -Ula benim karının Rumeli Kavağında ne işi vardır? Yaptığımız telefon görüşmeleriyle kadıncağızı oradan Eminönü vapuruna bindirdik. Eminönü İskelesine getirttik. Tam dört saat sonrasında amcayla karısını buluşturduk. Rumuz "Kayıp"-İstanbul >> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.