Erken hasat domatesler

A -
A +
“Allaha şükür hasılatımız çok iyi ve de kaliteli idi. Bugünkü gibi hastalıklar yoktu...”
 
İlkokul dördüncü sınıfındaydım. Rahmetli babam ile amcam ortak olarak sebze yetiştirirlerdi. Yetişen sebzeleri satmak gerekli idi. Kır bir kısrağımız vardı. Her işimizi görürdük onunla.
Sebzeler toplanıp sandıklanır; o gece sabahın karanlığında beni kaldırırlar, sebze dolu sandıklar hayvana yüklenir, beni de orta yere oturtup Bürücek yaylasına satmaya yollarlardı.
O civarda satış yapılabilecek tek yer, Adana zenginlerinin yazlıkları idi. Akça Tekir diye bir yer yoktu. Gördüğüm kadar ile bir mezarlık ve de bir iki ev vardı orada. Her oradan geçtiğimde hayretlerim dile gelir, insanoğlunun bir karınca misali nasıl bir atak ve varlıkla her tarafı kaplayıp orasının koca bir şehir hâline getirilmesine şaşar kalırım.
Yolum, tarlalardan, ormanlardan geçerek Gülek Boğazı yakınında oto yola kavuşur.
İşte daha evvel bahsettiğim müşterilerim oradadır.
“Sebzeci geldi, sebzeci geldi” diye bağırınca, gurbetçiler uyanır; neler sattığımı sorarlar.
Ben de dilimin döndüğü kadar söylerim:
“Kartol, kırmızı, isot...”
Alan alır, gerisini satmak üzere Bürücek’e yollanırdım.
Bir seferinde erkenden olgunlaşan domateslerimizi iki büyük sandıklara koydular ve doğruca Bürücek'e gönderdiler.
Doğru Bürücek’e gittim. “Yayla domatesi, yayla domatesi” diye bağırmaya başladım.
Daha ilk evin önünden geçerken hayvan yokuş fazlaca olunca sandıkları sırtından atıverdi.
Bütün domatesler yayıldı… Elimden gelecek hiçbir şey yok, gözyaşından başka. O sırada hemen yandaki evden bir hanım teyze çıktı. Durumu görünce bana seslendi:
“Ağlama çocuk, ben onları toplar, salça yaparım, gel birlikte toplayalım” dedi.
Beraberce topladık ama içimden nasıl seviniyorum anlatamam. Teyze kendi eliyle tarttı ve bana domatesleri kaç liradan satmaya getirdiğimi sordu.
Ben de şimdi hatırımda kalmayan fiyatı neyse onu söyledim.
Sağ olsun teyze, hiç ikilemeden ve noksansız olarak bütün domateslerin parasını ödedi. Oradan bir komşusunu da çağırarak sandıkları yüklediler. Hiç yorulmadan bütün domatesleri toptan satmış olmanın sevinciyle köyün yolunu tuttum.
Köye gelince, yine duygulandım. Ağlayarak babamlara durumu anlattım. Hem yaşadığım hadiseye üzüldüler, hem de o teyzeye hayır dua ettiler.
           Murat Aslan-Levent
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.