Bir pamuk hikâyesi...

A -
A +
“Bir bit ordusu nereden geldi ise beni işgal etti. Otu motu gözümün göreceği kalmadı...”
 
Babam Ayvalı’da doğmuş fakir bir ailenin çocuğu ve de fakir bir kimse idi.
Ayvalı beş on haneli bir köydür. Herkesin beş on sığırı, beş on tavuğu vardır. Herkes civarda bulunan tarlalarını eker, sığırlarını yazın yaylada, kışın damlarında besler; yıllık yağını, çökeleğini temin eder (elhamdülillah ala külli hâl) Manası [Rabbin her hâline hamd olsun, demektir ve Anadolu insanında bu dua hep vardı...] geçinip giderlerdi.
Ayrıca çoğu yazın ve ilkbaharda ovaya ot döğmeye (kesmeye) giderdi, yazın da pamuk toplamaya giderler oradan da üç beş kuruş kazanarak hayatlarını sürdürürlerdi. 
Rahmetli babam ekseriya pamuk toplamaya 'elci' olarak gider, anlaştığı ağaların pamuklarını götürdüğü ırgatlarla toplardı. Ben de iş görecek duruma geldiğimde onunla gider ırgatların arkasında 'başakçılık' yapardım.
Her aile ne kadar pamuk toplarsa akşamları tartılır, iş bitiminde önceden belirlenen kilo başı hesaptan paralarını alırlardı. Pamuk tarlaları bitince topluca köye dönülürdü...
O zamanlar “yerli” tabir edilen, tam açılmayan pamuk da ekilirdi. Herkes o pamuktan kendi ihtiyacına göre ağadan alır, kış gecelerinde 'şifleme' tabir edilen işi yapar, uzun kış gecelerinde vakit geçirirlerdi. Ot döğme veya pamuk toplamaya gidenler çadırlarını da götürür tarlanın başında yatıp, kalkarlardı. Çadırlar gayet basit, üç adet üç metrelik düzgün kalınca sırıklardan ve bir savan (o yörede genellikle halı ve kilim üzerine serilen örtüye denir) veya çuldan ibaretti. Sırıkların uçları sıkıca bağlanır, sırıklar açılınca çadırın üçgen bir piramit şekli meydana gelir, üzerine de örtüleri atıldı mı oldu sana iki üç kişilik bir barınak. Hem güneşten, hem de gecenin o hain sivrilerinden adamı kurtarır. İlk sabah Bismillah deyip işe başlanırdı... 
Pamuk toplayanlar yemeklerini kendileri yapardı. Ot döğmedekilere ise ağa verirdi. İlkokulu bitirdiğim sene boş gezmemek için ot döğmeye gidenlerle ben de gittim... Ne yazık ki ancak bir hafta durabildim. Bir bit ordusu nereden geldi ise beni işgal etti. Otu motu gözümün göreceği kalmadı. Oradan kaçarcasına köyün yolunu tuttum. Eve geldiğimde annem beni tamamen soyup elbiselerimi kazana attı, kaynattı...
Köyde yattığım o gecenin huzurunu hâlâ unutamam... Kalanlar nasıl ettiler bilemiyorum. Ancak pamuk toplamak bana bereketli geldi. Bakın nasıl oldu?.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.