Yedi Sekiz Hasan Paşa

A -
A +
“Hasan Paşa, sert ve otoriter olarak bilinirdi. Yanında çalışanlar onun mizacını bilirler ve ona göre davranırlardı...”
 
 
Yakın tarihimizin önemli şahsiyetlerinden biri olan Yedi Sekiz Hasan Paşa, Çorumlu devlet adamıdır. Erlikten, mareşalliğe kadar bütün rütbeleri hak ederek yükselen Hasan Paşa, Beşiktaş bölgesinde Sultan Abdülaziz döneminden beri bilinmekte idi. Hırsıza, hayduda göz açtırmaması ile tanınmakta idi. Onun görevine dönmüş olması, en çok bu kesimde endişeye yol açmıştı. Hasan Paşa’nın ünü vardı. Beşiktaş bölgesi ve hatta tüm İstanbul, bundan haberdardı. Bölgesinde asayiş sağladığından emindi. Her olaya bizzat el koyardı.
Çevreden gelecek yardıma ihtiyacı yoktu. Kendisinin takip ettiği birisini başka bir polisin daha izlediğini duyduğunda derhal yakalatıp;
“Be adam, aradığın Beşiktaş’ta ise, bana haber vermek yok mu?” diye azarlardı. Polis teşkilatında itibarı vardı. Suçlu onun bölgesinde ise peşindeki polis merkezinin Hasan Paşa’ya yazılı müracaatı usuldendi. Zira eşkıya, kabadayı yakalamakta mahir idi.  Bilhassa sarhoş olup nara atanlara çok kızardı. Böylelerini bizzat hırpaladığı ve sonra da “Allah ıslah etsin” duasıyla evine gönderdiği söylenir.
Hasan Paşa’nın Beşiktaş Karakolunda birçok kimseye dayak attığı iddia edilir. Ancak bu dayak yiyen adamların çoğunluğunu hırsızlar, sarhoşlar ve yankesiciler oluşturur. Bu gibi suçlardan dolayı bir adam yakalanıp Hasan Paşa’ya getirilirse Paşa bu adamı mahkemeye verip uzun uzun süründürmek yerine kendi usulüne göre bir güzel pataklar ve;
“Haydi bakalım... Bir daha böyle şeyler yapma... Allah ıslah etsin” diyerek serbest bırakırdı.
Bunları böylece anlatan Ziya Şakir şöyle devam ediyor:
“Bu uygulama o kadar etkili olmuştu ki, ya o adam bir daha öyle suç işlemezdi ya da Beşiktaş bölgesini terk ederdi. İstanbul’un diğer semtlerinde kıdemli sabıkalar olduğu hâlde Beşiktaş’ta böylelerinin barınması imkânsızdı...”
Hasan Paşa, sert ve otoriter olarak bilinirdi. Yanında çalışanlar onun mizacını bilirler ve ona göre davranırlardı. O da personelini korurdu. Dışa karşı personelinin yanlışlarını açıklamayı uygun bulmaz fakat baş başa kaldıklarında memurunu uyarır, yanlışını düzeltmesini isterdi. Bu konuda halk arasında yaygın bazı rivayetler dolaşmaktadır... İşte o dönemde Sultan II. Abdülhamid Han da önce saray çevresini düzene sokmak istiyordu. Saraydaki birçok insana güvenemiyordu. Kimin, ne zaman, ne yapacağını kestirmek zordu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.