Komşumuzun akrabası sandım

A -
A +
“Aynalarda kendimi beğenmeye, etrafa tanınmaya kendime özen göstermeye başladım...”
 
Dokuz yaşında babasız kalarak büyüdüm. Annemle birlikte yaşıyordum. Dayım da bize göz kulak oluyordu… İkimizden başka kimsemiz yoktu. Varlık içinde yaşıyoruz diyemem ama fazla yokluk da çekmedik. Babamdan kalma evimiz vardı, maaşı da vardı babamın… Kardeşim de yoktu… Öyle olunca ana kız geçinip gidiyorduk…
O yıllarda ilkokuldan sonra okula giden pek yoktu şehrimizde… Ben de annemle birlikte gezip dolaşıyor, onun arkadaşlarıyla görüşüp konuşuyor genç kız olduğum zaman dahi, dünyayı kendi çevrem ve çevremdekiler kadar sanıyordum...
Annem, muhafazakâr bir kadındı. Üzerime titriyordu. Kendi giymeyip bana giydiriyor, yemiyor, yediriyordu... Genç kız olduğumda gençlik tabiatı, çevremle genç kız olarak ilgilenmeye, aynalarda kendimi beğenmeye, etrafa tanınmaya farkında olmadan özen göstermeye başlamıştım.
Kontrolsüz güç, güç değildir derler… Benim felâketim de böyle başladı... O yıllarda internet nedir bilmezdik… Her şeyi gördüğümüz ile okuyabilirsek okuduğumuz duyduğumuz ile yaşamaya çalışırdık.
Bir gün komşumuzun akrabası zannettiğim, onlara gelip giden bir delikanlı dikkatimi çekti. Çünkü o da bana bakıyordu… Delikanlılık dedikleri bu yaş işte… Cahillik ve gençlik bir arada olunca böyle oluyor işte. Onun benimle ilgilenmesini heyecanla karşıladım... Kim olduğunu bilmiyordum ama ne fark ederdi, o benimle ilgileniyordu ya... Sanki ben böyle, benimle ilgilenecek birini bekliyordum da hayat onu çıkarmıştı karşıma…
Kim olduğu benim için önemli değildi... Daha doğrusu o yaşlarda böyle düşünüyordum. Meğer ne kadar önemli olduğunu yıllar geçtiğinde anlayacaktım.
Ve daha o gün başladı bizim gönül maceramız… Annemden habersiz, bakışmalar, mesajlaşmalar sonra uzaktan uzağa birbirimize gözükmeler… Bu durum birkaç hafta böyle sürdü... Yaptığım hareketin yaşadığımız gelenek göreneklerimize uygun olmadığını hiç bilmiyordum...
Annemin bu konudan haberi olunca o kadar üzüldü ki tahmin edersiniz…
Bana: “Bu da kim?” diye sorduğunda cevap vermedim.
Komşunun oğlunun bir arkadaşı olduğunu öğrenince yıkıldı annem. Çünkü komşunun oğlu dediğimiz kimse bizim hayat tarzına uygun bir isim değildi. Toplumun sosyal dokusuna göre de iyi birisi değildi... Kim hayatta kötü olmak istiyordu ki? Kötü olmak istenir miydi? Ama kötü olunca kötüye kötü demek kolaydı… "Birlikte çıkalım, gezelim" tekliflerine “hayır!” dedim… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.