Herkesten dua isteyen genç...

A -
A +
“Delikanlı; iki günlük mesafedeki bir köyden buğday almak üzere gittiği yaşlı bir kimse ile görüşüyor...”   Anadolu’nun bir köyü düşünün… Ve askerlikten başka köyden ayrılmamış bir köy delikanlısı… Kendisinde öyle bir karakter var ki kim olursa olsun herkesle görüştükten sonra ayrılırken ondan dua istiyor. Bir selam verip ayrılmış olsa dahi o kimseden “bana dua et ne olur?” diyor… Bu altın kalpli genç bir gün buğday almak üzere köyünden yaya olarak bir günlük mesafedeki bir köye gidiyor. Orada siyez buğdayı almak üzere yaşlı bir çiftçiyle görüşüyor. Siyez buğdayından çok lezzetli bulgur olur… İyi bir pazarlık ve usulünce alışverişten sonra o mesafeyi buğdaylar bineğinin üzerinde kendisi yaya olarak tekrar köyüne dönüyor. Ama içinde bir sıkıntı var… Acaba neden? Oturup saatlerce düşünüyor… Hatırlıyor içindeki sıkıntının sebebini: “Ben buğday aldığım ihtiyar zatın duasını almayı unuttum… Allah’ım ben ne yaptım böyle?” Duramıyor yerinde… Tekrar kendince bu çok önemli konuyu halletmek üzere yola çıkıyor… O bir günlük yolu tekrar yaya olarak ve de endişe dolu bir hâlde tamamlıyor… O zatın duasını almak nasip olmaz ise… O zaman kahrolur… Ertesi günün akşamına yakın, söz konusu köye varıyor… Mübarek akşam ezanları köyün pembeleşen ufuklarını sararken, müminler de abdestlerini almış hâlde camiye yürüyorlar… Akşam namazını köylülerle birlikte eda eden genç misafir, cemaatin arasında buğday aldığı yaşlı zatı görünce Rabbine şükrediyor. Cami cemaatinin namaz sonrası dağılmasını sabırsızlıkla bekliyor. Yaşlı zat da camiden çıkarken iki gün önceki buğday sattığı delikanlıyı görüyor. İhtiyar köylü de onu tanıyor ve hayret ederek soruyor: -Hoş geldin evladım, bir aksilik mi oldu? Yoksa buğdaydan memnun mu olmadın? -Hayır efendim, buğdaylar gayet iyi ve temiz. Ama ben sizin duanızı almayı unuttum. -Yavrum sen bu kadar yolu sadece ve sadece benim duamı almak için mi geldin? -Evet efendim. Bana dua edin. Hayır duanızı alıp öyle döneyim köye. Ve o ihtiyar zat… O hâlet-i ruhiye içerisinde açıyor semaya ellerini "Rabbim, şu mübarek günler hürmetine, sevdiklerinin yüzü suyu hürmetine…” diyerek başlıyor dua etmeye… O dua ile birlikte içindeki bütün sıkıntıların yok olduğu genç, gönlü rahatlamış olarak o bir günlük yolu tekrar yaya olarak geri geliyor… Biz de insanız değil mi? Günde en az kaç kere alışveriş yapıyoruz, görüşüp konuşuyoruz… Yoksa modern hayat dediğimiz anlayış buna müsait değil mi?             Mehmet Yalçın-Bursa
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.