Yetimler, öksüzler ve kimsesizler...

A -
A +
 “Bir yetimin bir kimsesizin gönlünü almak nasıl bir duygu bilir misiniz? Ben onu yaşadım...”
 
Bu bayramda ziyaret edecekleriniz arasında acaba kimsesizler de var mı? Yetimler öksüzler… İmkân bulursanız onları da ziyaret edin. İnanın gönüllerde taht kurarsınız. Bir yetimin bir kimsesizin gönlünü almak nasıl bir duygu bilir misiniz?
Ben kimsesizler yurdunda büyümüş bir çocuk olarak bu duyguyu yaşadım…
İşte sizinle o günlerimden anılarımı paylaşmak istedim...
Yurtta oynadığımız kedim vardı. Ondan bana kalan acı bir hatıraydı bu. Boğazımın alt kısmında gırtlağımda biriken kisti lokal ameliyatla almışlardı ama birkaç ay sonra yeniden nüksetmişti. Bu defa Ankara’ya gidecektik. Doktorun sevk kâğıdıyla birlikte yurda dönmüştük... Yurt müdürlüğünde beni Ankara’ya götürecek öğretmen belli olmuştu. “Kendini bundan koru” dedikleri ve ödümüzün patladığı öğretmendi…
Kimsesiz olunca yapacak bir şeyi kalmıyordu çocuğun. Bu esmer beyaz saçlı, çok sert bir öğretmendi. Çok fena dayak atardı. Şimdi ekranlarda görüp anında sosyal medyada rezil olan kimselerin tokatları filan, okşamak gibi kalırdı onun attığı dayakların yanında...
Yurttaki yetimhane çocukları yani öğrenciler onun dayağından kurtulmak için fellik fellik kaçardı. Düşünebiliyor musunuz ben bu öğretmenle Tokat’tan Ankara’ya kadar beraber gidecektim.
Aman Allah’ım yol boyu ne yapacaktım?
Fakat ne enteresandır ki daha yurttan ayrılır ayrılmaz herkes ve her şey sana yabancı oluyordu. Daha yaşın kaç ilkokulda okuyan bir öğrencisin. Böylece otobüs terminalinden başlayıp Ankara’nın kalabalık caddelerinde, hastanenin ilaç kokan koridorlarında yanına sokulduğum tek insan bu korktuğum öğretmendi. Çünkü bir tek onu tanıyordum büyük olarak… En yakınım bir tek oydu… Yani bir bakıma babamız gibiydi o…
Peki, o haşin, o korktuğumuz vicdansız öğretmen bu yolculukta bana ne yaptı, nasıl davrandı dersiniz?
Hakkını yemeyeyim… Gerçekten bana bir baba şefkati gösterdi… Hiç bağırmadı… Hastanede müracaatımızı, sevk işlemlerimizi vb. hepsini gayet sabırla ve yüksünmeden yerine getirdi bu öğretmenim…
Başhekimle bizzat kendisi görüştü… Ben de yanındayım… Başhekim ise Türkiye’nin tanıdığı meşhur hekimlerden Dr. Haluk Nurbaki idi… Benimle ilgili dosyayı inceledikten sonra pala dudağıyla sordu:
-Nereden geliyorsunuz?
-Tokat’tan…
-Hımm… Seni hemen ameliyathaneye göndereceğiz… Bekletmeyelim… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.