Sesini reklam eden adam!..

A -
A +
“Konuşun fikirlerinizi, düşüncelerinizi ama sadece konuştuğunuz kişi dinlesin olur mu?..”
 
 
Okul, bilgi, diploma başka; kültür başka bir şey galiba... Evet, evet… Kültür bambaşka bir şey! Bazen, sadece şu ünlü okulu, bu ünlü okulu bitirmiş olmak, cebinde birkaç yüksekokul diploması taşımak bile yetmiyor kültürlü olmaya.
“Vermeyince Mabut, neylesin Sultan Mahmut” örneği doğuştan mı, yaratılıştan mı, neyse ne, ne kadar verseniz, alamıyor kişi. Olmuyor da olmuyor! Hep yüzeyde kalıyor, derinine inemiyor bir türlü. Hep şekilde kalıyor, özü yakalayamıyor nedense.
Geçenlerde, bir gezi nedeniyle kaldığımız otelin yemek salonundayız... Akşam yemeği yiyeceğiz. Bir gezi grubu geldi yan masamıza. On, on beş kişi... Hanımefendiler, beyefendiler...
Herkes yerini alıp siparişler verildikten sonra, içlerinden orta yaşlı, iyi giyimli bir bey, başlayıverdi konuşmaya.
Aman Allah! Dinlememek mümkün mü? Öylesine yüksek bir ses tonuyla konuşuyor ki, kulağınıza pamuk tıkasanız fark etmeyecek.
Yaptığı işler, girdiği ihaleler, aldıkları, sattıkları... Tanıdığı ünlü kişiler...
Bir konuyu bitirmeden bir diğerine geçiyor. Soluk almıyor hiç. Soluk alsa, söz sırası birisine geçer kazara, diye korkuyor sanki!
Peki ama bizim, bütün bu ıvır zıvırı dinlemeye ne mecburiyetimiz var?
Yemekler de geldi. Hem yemeye, hem konuşmaya devam! Çok ilginç bir tip… Kimseye söz hakkı bırakmıyor. Ne kendisinden büyüğüne, ne küçüğüne... Hayrettir, biz, yanındakilere göre uzakta olduğumuz hâlde, böylesine rahatsız oluyoruz; peki, yanındakiler rahatsız olmuyor mu? Eşi de var yanında. Haydi başkaları, şu ya da bu nedenle uyarmıyor diyelim, eşi neden uyarmıyor?
Salonda yalnız kendileri var sanki. Sağdaki, soldaki öndeki, arkadaki masalarda oturanlar umurunda değil. Beyefendi konferansına devam etti, herkes de kuzu kuzu dinledi onu.
Bu zatın üstün bilgisinden, derin tecrübesinden ve engin görgüsünden(!) biz de hissemize düşeni alarak yararlandık doğrusu.
Onca sinema, onca tiyatro izliyoruz; onca eleştirili güldürüler sergiliyor televizyonlarımız. Hiç mi ders almıyoruz Allah aşkına! Bu kadar anlayışsızlık olur mu canım!
Otobüste, trende, restoranda, kimsenin hakkı yok yüksek sesle konuşmaya! Kimsenin hakkı yok başkalarını rahatsız etmeye. Ve otelde kaldığımız sürece düşündüm “İyi ki Allah, iki kulakla birlikte iki ağız da vermemiş insana” diye şükrettim.
            G. E.-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.