O, şimdi hayat arkadaşım...

A -
A +
Anacığım “yetiş Süleymaaan! Mustafa kuyuya düştü” diye bağırıp bayılıvermiş...   Dört yaşında iken geçici olarak Trabzon’a gittik. Babam dozer, greyder operatörü idi ve Trabzon Havaalanı inşaatında çalışıyordu. Çömlekçi Mahallesinde sahile karşı sayılabilecek bir yerde bahçeli bir ev tutmuştu. Bahçede bir kuyu vardı, eski bir Rum kuyusu. Yaklaşık on metre derinliğinde, ağzı dar dibi genişti. Bahçede oynarken en büyük zevklerimden birisi de kuyu ağzı etrafında dolaşan sümüklü böcekleri (orada koklez de diyorlar) sopayla dürtüp kuyuya düşürmek idi. Yine bir sabah erkenden kalktım; annem kahvaltı hazırlıyorken bahçeye çıktım, doğru kuyuya gittim. Başladım koklezleri kuyuya düşürmeye. Daha derinlere uzanırken ayağımdaki annemin yeni aldığı takunyalar bir kaydı, ben de koklezin peşinden kuyunun dibine yuvarlandım. Kendimi ayakta göğsüme kadar suyun içinde buldum. Başladım “anneee, anneee!” diye bağırmaya... Annem sesimi duyunca bahçeye çıkmış sesim ağaçlardan geliyor sanmış. Göremeyince “Neredesin?” diye bağırdı. “Kuyudayıııım...” Anacığım “Yetiş Süleyman, Mustafa kuyuya düştü” diye bağırıp bayılıvermiş. Biraz sonra bir baktım yukarıdan kocaman bir yüz bana bakıyor. Ablamı bir gün önce arı sokmuştu da yüzü şişmiş. Neyse babam geldi kuyuya girmeye kalktı Allah’tan sığmadı. Kuyunun ağzı dardı. Yoksa üzerime düşebilirdi. Hemen karşı komşudan o meşhur üçayaklı Trabzon fındık sepetlerinden buldular ve ipe bağlayıp aşağı sarkıttılar. Ben de sepete girdim yukarı çektiler... Anacığım bana sarılıp ağlıyordu. İşte daha ecelimiz gelmemiş bu yaşa kadar geldik... Yıllar sonra ben yüzbaşı iken, Alay Komutanımız Ali Kolcu ile Alay Harekât ve Eğitim Subayı Yarbay Murat Terzioğlu ile çay içerken bunu anlattım. İkisi de Trabzonlu idi. Murat Terzioğlu “O çocuk sen miydin? Üçayaklı sepeti bizden almışlardı” demez mi? Hemen Albayımız da “Yahu ne tesadüf o çocuk sen miydin? Biz de o zaman bir sokak ötede oturuyorduk o yıllarda delikanlıydım. Bayağı merak etmiştik” dedi... Yine Trabzon’da üç tekerlekli bir bisikletim vardı. Teyzemler bize gelmiş, ben de 2,5 yaşındaki torunu ile bahçede oynuyordum. O gün oyun arkadaşımı bisikletime bindirip gezdirdim. Yıllar sonra o oyun arkadaşım hayat arkadaşım oldu, şimdi de arabama bindirip gezdiriyorum...             Mustafa Beşdere-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.