Buharalı Murat

A -
A +
 “Sovyetler Birliği zamanında bir Türkistanlının Türkiye’ye gelmesi hayal bile edilemezdi...”
 
 
Bursa’da Türkiye Gazetesi Bölge Temsilcisi olduğum 1990’lı yıllardı... Sovyetler Birliği (SSCB) dağılmış yeni Türk Cumhuriyetleri kurulmaya başlamıştı. Bütün Türk dünyasından okumak için talebeler Türkiye’ye geliyorlardı.
O sıralarda gazetemizin sahibi merhum Enver Ören Abimiz “Türkistan’dan, Maveraünnehir’den (Türkistan’da Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasındaki bölgedir) gelen gençler, ya Silsile-i aliyye denilen evliyaların torunları veya talebelerinin torunlarıdır. Hepsine hizmet edelim, burs verelim İhlas yurtlarında kalanlardan hiçbir ücret almayalım” diye haber göndermişti.
Bizler de bu öğrencilerle yakinen ilgileniyor, Enver Abimizin emir ve arzusunu yerine getirmeye çalışıyorduk.
Türk dünyasından öğrencilerin gelmesine çok sevinmiştik. Sovyetler zamanında bir Türkistanlının Türkiye’ye gelmesi hayal bile edilemezdi. Şimdi ise Türk dünyasının her yerinden her gün yüzlerce kişi Türkiye’ye, buradan da oralara vizesiz rahatça gidip gelebilmektedir...
Geçen sene arkadaşlarla Buhara’ya gittik, evliyaları ziyaret ediyorduk. Muhammed Baba Semmasi Hazretlerinin türbesinin yanındaki mescitte öğle namazına durduk. Arkadaşlar beni imam yaptılar, cemaat sadece iki kişi idi. Daha sonra da üçüncü bir şahıs gelip cemaate katılmış.
Namazı bitirip yüzümü cemaate döner dönmez, sonradan gelen kimse, aniden yerinden ok gibi fırlayıp boynuma sarıldı:
“Numan Abi! Sen Bursa’dan, İhlas’tan Numan Abi değil misin?”
“Evet, ama sen beni nereden tanıyorsun?”
“Abi ben Buharalı Murat, 22 sene evvel Özbekistan’dan Bursa’ya okumak için gelen ilk öğrencilerdenim. Sizin bizde çok emeğiniz var. Hiç unutur muyum? Bana hep “Buharalı Murat” diye hitap ederdiniz.
“Evet, şimdi çok iyi hatırladım” dedim.
Buharalı Murat’ı orada görünce çok sevindik, çok mutlu olduk.
“Murat şimdi ne iş yapıyorsun?” diye sordum.
“Bir turizm firmasında çalışıyor, turistleri tarihî camilere ve evliya türbelerine götürüyorum.”
“Maşallah, ne güzel işin var. Türbelerde bize de dua edersin; Bursa’yı özledin mi?” dedim.
“Hem de nasıl, Bursa benim ikinci vatanım” dedi.
“Murat o hâlde sizi ailece Türkiye’ye davet ediyorum. İnşallah çok kısa zamanda gelirsiniz” diyerek sevinç ve hüzün dolu duygularla vedalaştık...
               Numan Aydoğan Ünal-Beylikdüzü/İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.