Bakışlarıyla beni suçluyor gibiydi!..

A -
A +
Eski bir araba ile köylere ekmek dağıtıyorduk. Şoför iyi bir insandı. Beni de çok severdi.
 
On bir yaşlarındaydım… O yıllarda elimiz tuttuğu zaman mutlaka bir işe gider anamıza babamıza yük olmamaya çalışırdık. Sistem de şimdiki gibi değildi, çocukların çalışması ve iş bulması da kolaydı… Ben de aileme yardım etmek için bir fırında çırak olarak çalışmaya başlamıştım.
İşimiz kolay değildi aslında… Eski bir araba ile köylere ekmek dağıtıyorduk. Şoför iyi bir insandı. Beni de çok severdi. Hatta taşımakta zorlandığım ekmek kasalarını bir bahane ile o taşır, küçük yaşımda ağır yükler altında ezilmemi istemezdi.
Çocuklara acıyan merhamet eden insan bir başka oluyor. O ve ben, benzer kaderleri yaşayan iki iş arkadaşı gibiydik. Tamam, o çoluk çocuğuna helalinden ekmek parası kazanmak için çalışıyordu ben aileme katkıda bulunmak için çalışıyordum. Ama sonuçta ikimiz de helalinden kazanmak için o yollarda ömür tüketiyorduk.
Ben fakir olan aileme yük olmamak için o çocuklarını kimseye muhtaç bırakmamak için sabahın erken saatlerinden gece geç vakitlere kadar çalışıyorduk.
İşimizde hile nedir bilmezdik. Benim hiçbir zaman başkasının parasında, malında gözüm olmazdı. Cenab-ı Hakk'a şükür ve dua ediyorum. Bana ihtiyaçlarımı karşılayabilecek güç kuvvet ve sağlık vermiş, daha ne olacak.
Babam işi dolayısıyla sık sık evimizden uzak kalır, beraber olduğumuz zamanlarda kimsenin parasına malına namusuna göz dikmeden Rabbimize şükrederek çalışmamızı, karşılığını göreceğimizi söyler, öğüt verirdi.
Her hafta cuma günleri dağıttığımız ekmeklerin parasını toplar, patrona teslim ederdik.
O yıllarda yaşadığım bir olay bana çok ağır gelmişti. Yıllar geçip geriye dönüp baktığımda çözülmesi çok kolay bir şey gibi gözükse de on bir yaşındaki bir çocuk için büyük bir imtihan büyük bir sarsıntı idi…
Bir cuma günü gene paraları teslim ettik. Patron paraları saydı, birkaç banknotu ayırdı ve geri kalanını tahta çekmeceye koydu. Sonra hamur yoğurulan ikinci kata çıktı.
Kürekçi, yeni pişmiş kızarmış ekmekleri fırından çıkartıyordu. Ben de güzelim sıcacık ekmekleri ellerim hafiften yanarak tezgâha diziyordum. Bir süre sonra patron yerine geldiğinde paraları saydı ve gözlerini bana dikip bir müddet manalı manalı baktı. Bakışlarıyla beni suçluyor, töhmet altında bırakıyor gibiydi. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.