Ne olduysa o zaman oldu

A -
A +
“Fulya'sını, Mehmet'ini düşünürken ölen babanın cesedi, belki de o yılın ilk cesediydi...”   Kızı Fulya, baba ocağına haftadan haftaya uğrardı. Ama geçen cumartesi-pazar eve gelmemişti. Mehmet, bir şeylerden huylanıp durmuştu. Hatta babasıyla telefon etmişler de evde bulamamışlardı Fulya'yı. Bu yılbaşı gecesinde Levent Bey, Mehmet'inin nereye, niçin gittiğini biliyordu, hiç olmazsa. Sarıyer'de teyzesindeydi. Vefalıydı Mehmet'i. Dokuz ay önce, İzmir'den telefon etmişti de Hicrî Yılbaşısını kutlamıştı babacığının... Bunları Levent Bey, ana caddenin üstünde düşünüyordu! Hiç bunlar ana caddede düşünülecek şeyler miydi? Havai fişeklerin ışıldadığı şu yılbaşı gecesinde; naraların, çığlıkların atıldığı şu dakikada; kızlı erkekli grupların Taksim'de birbirinin yeni yılını kutladığı, alkol buharlarının yükseldiği şu anda, düşünülecek şeyler miydi bunlar? Levent Bey'in başının üstünden bir havai fişek uçtu. Sesi kulaklarını sağır etti. Yolun kenarına kendini zor attı. Bir araba çılgın gibi geçti. Pencereden el kol sallayan bir kızın sesi, kulaklarında çınladı. Kızı Fulya'sını hatırladı birden. Aynı anda, bir birahaneden çıkan üç kişi, başına dikildi Levent Bey'in. Üzerine, şişelerinden içki dökmeye çalışıyorlardı. Tekrar caddenin karşı tarafına kaçmak istedi. Yolun ortasında, korkunç bir ışık gözlerini aldı. Döndü, düştü! Deminki, kızlı erkekli, üstü açık araba geri dönüyordu, bütün hızıyla. Fulya'sının sesini yine duyar gibi oldu... Sesten, ışıktan, üzerine dökülen içkiden kurtulamadı. Üzerinden bir ağırlık geçti, gitti... Fulya'sını, Mehmet'ini düşünürken ölen Levent Bey'in cesedi, belki de o yeni yılın ilk cesediydi. Gerçi, o yılbaşını milyonlarca kişi kutlamıştı. İtalya'da, havai fişekten ölenler vardı. Roma'da, balkona düşen maytabın patlamasından korkan bir kadıncağız kalp krizi geçirmişti. Almanya'da, Hollanda'da, Filipinler'de Manila'da onlarca kişi ölmüştü. Fakat bunların hiçbiri, bir Levent Bey değildi. Taksim, o gece eğlencelerin doruk noktasındaydı. Ama hepsinden önemlisi o gece, yılbaşı kutlamalarında Fulya da Taksim'deydi. Polis otosuyla kovalamaca oynuyorlardı. Ne olduysa o zaman oldu! Fulya, beri yanda arkadaşlarıyla birlikte, sarı Cabrio'yla hayatını yaşarken, öte yanda Levent Bey, kızı Fulya’cığı için can veriyordu! O gecenin parolası yılbaşı, işareti Taksim'di!                Rıdvan Üzel
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.