“Başın sıkışınca bana gel!..”

A -
A +
“Patronun kızı, yurt dışından gelmişti. Arkadaşım Salim ise beni yemeğe dâvet ediyordu...”
 
 
Bir ilkbahar sabahıydı. Günlerden pazartesi. Kapının zili çaldı. Annem kapıyı açmış, gelenler babamın ölüm haberini getirmişlerdi... O zamanlar çok küçük olduğum için ağlamak, sızlamak nedir bilmiyordum. Sadece annem ağlıyor, kendi kendine inliyordu...
Seneler birbirini kovalıyor ben ise gençlik çağlarıma gelmekteydim... Annem onun bunun evinde çamaşır, temizlik işleri ile uğraşıp para kazanıyor, bana okul harçlığı temin ediyordu. Ben ise okumaktan başka hiçbir şey düşünmüyordum...
Ortaokulu bitirdikten sonra Ankara’ya göç etmiştik. Ankara'da baraka şeklinde bir ev tutmuştuk. Onun içinde annem, ben, bir de kız kardeşim yaşıyorduk. Ben okuluma devam ediyordum, annem ise yine ev işlerine koşuşturuyordu...
Bir gün annemle bir konuyu konuşmak istedim. Annem de kabul etti, karşı karşıya oturup konuşuyorduk. Ben okulu bırakıp çalışmak istediğimi söyledim. Annem bu söylediklerime karşı çıktı ben ise çalışarak evimize yardımcı olmak istiyordum. Okulda tanıştığım birkaç arkadaşla samimi olmuştuk. Ama bu samimiyetin izi nereye götüreceğini bilmiyordum... Günlerden bir gün arkadaşım beni babası ile tanıştırdı. O da bana kartvizitini vermiş, “başın sıkışınca bana gel” demişti...
Bir gün yine annemle tartışıp kapıyı çekip çıkmıştım. Arkadaşımın evine gitmiştim. Arkadaşım beni karşısında görünce sevinmişti... Arkadaşımın babasının bürosunda bana iş verilmiş, çalışmaya koyulmuştum. Patronumun kızı, yurt dışından baba evine gelmişti. Arkadaşım Salim beni, evlerine yemeğe davet ediyordu. Ben ise gitmek istemiyordum... Bir pazar günü arkadaşım Salim ve kız kardeşi Necla arabaları ile gezmeye çıkmışlardı. Ben de Ulus'ta gezerken beni görmüşler. Geriden birilerinin beni çağırdığını duyunca arkama dönüp baktım. Arkadaşım Salim karşımdaydı. Beni rica minnet arabalarına bindirdiler. Arabada ister istemez kız kardeşi ile de tanıştık.
Beni alıp evlerine götürdüler. Neclâ’nın doğum günüymüş. O gün ve o gece sabaha kadar eğlence devam etmişti. Sabah olunca ben ayrılıp büroya gitmiştim. Patron beni odasına çağırmıştı. İçeri girdiğimde yanında bir başka kimsenin olduğunu gördüm... Patronum ile konuşmaya başladık. Benim yurt dışına çıkıp merkez bankalarına evrak bırakıp para çekmemi istiyorlardı... Pek bir şey anlamadım ama artık onların tarif ettiği gibi ayda iki sefer yurt dışına çıkıp onların dediği şekilde işlerini halledip gelmeye başladım. Fakat bir iki derken yaptığım işin doğru bir iş olmadığını beni bir maşa gibi kullanmaya çalıştıklarını hissettim... DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.