"Hocam beni tanıdınız mı?"

A -
A +
“Dikkatlice baktığımda hatırladım. Bu gözler, o gece göğsüme silah dayayan adamın gözleriydi…”   Öğretmen olarak tayin olduğum köyde bir gece yarısı kapımı çalan ve kaçakçı olduklarını öğrendiğim kimseler beni silah ile rehin alırken okula zarar vermeyeceklerini de söyleyip o gece okulda kalmaya gitmişti. Silahı göğsüme dayayan kaçakçı ile o gün gergin bekleyişle geçti. Ertesi gün ise sabaha kadar konuştuk. Öğretmenlik formasyonum, ailemden aldığım dinî ve millî bilgiler ve yörenin lisanına olan aşinalığım sebebiyle kaçakçı başı ile iletişim kurdum. Onlara yaptıkları işin hem çok tehlikeli olduğunu hem kanunlarımız karşısında suç olduğunu anlattım. İyi bir insanın dinine bağlı olduğu gibi devletinin kanunlarına da bağlı olarak yaşaması gerektiğini genişçe vakitte tane tane anlattım. Şimdiye kadar oturup böyle uzun sohbetler etmemiş olan adam “hocam sağ ol!” demeye bana saygılı davranmaya başladı. Aynı saygıyı yanındakiler de göstermeye başladılar… Ertesi sabah yine geldikleri gibi sessiz sedasız çekip gitmişlerdi… Baktım masamın üzerinde bir kravat ve bir not vardı. Eğri büğrü bir yazıyla şunlar yazılıydı: “Hocam söz. Bu son iş olacak!” “İnşallah doğru söylüyordur” diyerek arkalarından dua ettim... Bu olayın üzerinden tam on beş sene geçmişti… Bir gün İskenderun’da çarşıda, karşıdan gelen tanımadığım birisi beni iltifatlara boğarak boynuma sarıldı. Dikkatlice baktığımda hatırladım. Bu gözler, o gece göğsüme silah dayayan adamın gözleriydi… -Hocam beni tanıdınız mı? Bir çay ikram edeyim müsaade ederseniz. Kıramadım, yakında bulunan bir çay ocağına girdik. Dedi ki o kendine has üslupla: “Sayın Hocam yemin ederim ki o iş benim son işim oldu. Ömrüm boyunca size minnettar kalacağım. Benim hayatıma yön verdiniz. Kalbime Allah sevgisini kazıdınız. Devletime milletime bağlılığı öğrettiniz. O gece yaptığınız konuşmalar hâlen kulaklarımdadır. -Peki şu an ne iş yapıyorsunuz? -Hocam işportacılıkla başladığım işte epey zahmet çektim ama şu an kendime göre bir mağazam var ve ticaretle uğraşıyorum. Alnımın teriyle kazanıyorum… Çocuklarıma helal rızık götürüyorum. Siz eli öpülmeye layık bir öğretmensiniz. Yine şaşırmıştım. Mahcup olmuştum. Çok da sevinmiştim. Anladım ki kim olursa olsun ne olursa olsun ne iş yaparsa yapsın, usulüne uygun olarak Allah rızası için nasihat edildiğinde etkisi olacağına inancım bir kere daha artmıştı. Babam sık sık derdi “Din nasihattir...”            Ali Coşkun-Hatay
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.