“Önce dinle de ağlarsan yine ağla!”

A -
A +
“Kadın, başına gelen hâli anlamış olacak ki geç de olsa tövbe edip şükretmeye başladı...”
 
Hasta olan en yakın arkadaşımın vefat haberiyle çok üzüldüm. Kendisiyle çok samimi olduğum için cenazesine katılmak üzere ilçeye gittim. Vardığımda cenaze kaldırılmıştı. Ben içeri girince hıçkırıklar fazlalaştı. Ben de ağladım...
Biraz kendime geldiğimde Kur’ân-ı kerim okumamı istediler. Arkadaşımın ve bilcümle müminlerin ruhu için Kur’ân-ı kerim okudum. Bu sırada arkadaşımın annesi fenalaştı:
“Yavrum, daha on sekizine değmedi. Evde çeyizi dürülü kaldı, muradını alamadı” diye feryat ediyor saçını başını yoluyordu.
Orada yaşlı bir teyze onu teselli etmek istedi. Anne;
-Nasıl susarım nine? Nasıl şükrederim... Aslan gibi yavrum gitti! deyince, ihtiyar kadın:
-O vakit anlatacağımı dinle de ağlarsan yine ağla, dedi:
 -Ben yeni evlenmiştim. O sıralar köyümüzde on beş yaşında genç bir kız ölmüştü. Herkes gibi ben de cenaze evine gitmiştim. Ama hayret cenaze evinde annenin hâli çok sakindi. Suyun altını yakıyor, soğukkanlılıkla kızının cenazesini yıkıyor, kefenliyordu... Komşulardan biri dayanamayıp “Aman Allah’ım, kadında yürek değil taş var sanki. Bari gözünden iki damla yaş akıtsaydı. Ölen benim çocuğum olsaydı herhâlde aklımı oynatırdım” dedi. Bize göre de öyleydi.
Aradan bir hafta geçti ki, bu lafları söyleyen kadının on dokuz yaşında fidan gibi bir oğlunun tarladan ölüsü gelmişti. Kadın, bir türlü teselli olmuyor, saçını başını yoluyordu.
“Beterin beteri var” diyenlere “Bundan beter ne olabilir?” diyordu. Aradan günler geçti, kadın isyankâr hâlini devam ettirip ağlıyordu. Bu sırada beş yaşındaki kızı da damdan düşerek ölüverdi. Kadın yine deli divane ve isyankâr...
Böylece bir yıl yaşlı gözlerle ve şükürsüz olarak geçmişti. Bir de duyduk ki kadının sol göğsünde bir yara çıkmış ve bir türlü derdine derman bulunamaz olmuştu. Bu yara üç yıl devam etti. Nihayetinde göğsüne kurt düştü. Kadın başına gelen hâli anlamış olacak ki geç de olsa tövbe edip hâline şükretmeye başladı. Artık canını alması için Allaha yalvarıyordu. Çünkü hâli dayanılacak gibi değildi. Nihayet acılar içinde kıvrana kıvrana öldü...
Bu sözlerden sonra, arkadaşımın annesinin isyankâr hıçkırıkları yavaş yavaş dinmeye başladı. Kadıncağız kalkıp abdest aldı. İki rekât namaz kıldı. Bu sırada nineyi pürdikkat dinleyen ben de ibret almıştım. Artık olur olmaz şeylere kafamı takmıyorum...
            Hayriye T.-Kayseri
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.