Amcamın dokuma tezgâhı

A -
A +
Meğer II. Dünya Savaşı’nın kıtlık günlerinde "Akseki Dokumacılar Kooperatifi” varmış.
 
1940’lı yılların ikinci yarısı… Üç, dört yaşlarındayım henüz. Akseki’ye yaya dört saat uzaklıktaki Gödene (Menteşbey) köyü… İki odalı evimizin bir odasında Mevlüt amcam kalıyordu eşiyle, bir odasında biz… Salon kısmında bir tezgâh vardı. Bir dokuma tezgâhı… Amcam, o yıllarda adına “kaput” denen bir bez dokuyordu.
Akseki’den kır eşeğimize yükleyip getirdiği iplikler bitinceye kadar gece gündüz demeden çalışırdı. Sonra o bezleri yine eşeğe sarıp Akseki’ye götürür; yeni iplik paketleriyle dönerdi.
Benim bildiğim, köyümüzde birkaç evde daha vardı; bu tezgâhlardan.
Nedendir bilmem, bir gün, aniden rahatsızlandı amcam. Birkaç gün yattı yatmadı, “öldü” deyiverdiler. “Nine” dediğim babaannemin gözyaşları sel olurken, camide duran bir sal üzerinde alıp götürdüler mezarlığa.
O günden sonra bir daha çalışmadı; o tezgâh. Bir süre sonra da söküldü. Kim söktü, niçin söktü, nereye götürdü; bilmem. İşin ilginç yanı, ben ilkokula başladıktan sonra, dokuma tezgâhı olan öteki evlerden de duyulmaz oldu mekik sesi. Neden bilmem; daha düne kadar bu konu ile hiç ilgilenmedim ben...
Geçen gün Akseki’nin her derdi ile yakından ilgilenen elli beş yıllık dostum eğitimci ressam ve yazar İbrahim Ekmekçi’den yeni bir mail aldım. Başkanlığını yaptığı Akseki Eğitim Derneği Antalya Şubesi her ayın ilk cumartesi günü bir toplantı düzenliyor. Bu toplantıda hemşehrimiz de olan Cengiz Demirtaş isimli uzman konuşuyor. O konuşmada anlatılıyor, meğer İkinci Dünya Savaşı’nın kıtlık günlerinde kurulan "Akseki Dokumacılar Kooperatifi” varmış.
Bunu duyunca hatırladım üç dört yaşlarındayken evimizde bir dokuma tezgâhı olduğunu. Demek ki bu kooperatifin üretici bir üyesiymiş; Mevlüt amcam. Ve köyümüz Gödene’den en az 8-10 aile.
Kimdi bu kooperatifi kuran? O yokluk ve kıtlık günlerinde nasıl ikna etmişti insanları? Onca dokuma tezgâhını yapmak ve yaptırmak için gerekli parayı nereden ve nasıl sağlamıştı?
Yolu olmayan, telefonu olmayan dört saat uzaklıktaki Gödene köylülerine nasıl ulaşmış, neler anlatmıştı da onları ikna edip kooperatifin üretici birer üyesi yapmıştı? 70 yıl sonra bile “başarılı bir girişim” olarak kabul edildiğine göre, neden devam edemedi? Kimler engel oldu? İşte şimdi bunu merak ediyor buna üzülüyorum... Keşke yeniden ilgilenilse de genlerinde girişimcilik bulunan gençlerin bu ruhunu ateşleyen bir kıvılcım yakılsa...
           Hüseyin Erkan-Dilem Yayınevi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.