İbretli hadiselere şahit olduk!

A -
A +
“Her hâlinden müessesemizin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş biri olduğu anlaşılıyordu...”   Türkiye Gazetesi Ankara Temsilciliğinden emekliyim… Bize öğretilen hoş bir prensip gereği hiç durmadan gazete dağıtıcılığımızın beraberinde kitap ve abone hizmetlerine de elimden geldiği kadar iştirak etmeye katılmaya çalıştım hâlen de çalışmaktayım… Ankara'da Sami Yaşar Ağabeyimizin riyasetinde (başkanlığında) hemen hemen her hafta bir şehre veya çevre ilçelere giderek Hakikat Kitabevi’nin birbirinden güzel ve mühim kitapları ile Anadolu halkının saf temiz insanlarını buluşturuyoruz. Tabii bu arada çok güzel, ibretli hadiselere de şahit oluyoruz... Yine bir hafta sonu Yozgat ilimize kitap satışına gitmiştik. O gün çok güzel, bereketli satışlar oldu elhamdülillah. Elimizde kitaplardan bir Tam İlmihal bir de Mektubat-ı şerif kalmıştı. Yanımda Sami İpek Abi var. Yozgatlı olduğu için bize mihmandarlık ediyordu. Sami İpek Abi; "Abi şurada bir tanıdık var, eskiden bizim büroda gazete dağıtıcısı idi, şimdi bir sigorta şirketinde çalışıyor, ismi Taner. Gel ona gidelim, iyi çocuktur, bir hâl hatır soralım; bu kitapları da ona veririz belki" dedi. Ben de “peki” dedim ve gittik Taner Abinin yanına... Taner Abi sağ olsun bizi çok samimi karşıladı. Her hâlinden müessesemizin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş biri olduğu anlaşılıyordu. Bize çay ikram etti ve “bu kitaplarınızı da ben alayım sizi boş çevirmeyeyim” dedi. Bizler çay içerken Taner Abi, dağıtıcılık yaparken başından geçen ve unutamadığı bir hatırayı anlattı: "Ben aslında satış işini pek beceremem. Sadece abonelere gazete dağıtıyorum ama bir gün büro müdürümüz Sami İpek Abi bana 'Taner, al şu ev aletlerini, yanına da biraz kitaplarımızdan al, git Lise Caddesi'ne, filanca mevkide duvarın üzerine koy, hiç olmazsa gelen geçen sorduğunda anlatırsın' dedi. Ben de 'peki abi' dedim ve gittim o mevkie… Ürünlerimi dizdim sıra sıra duvarın üzerine… Gelene geçene bakıyorum. Sesim de çıkmıyor, utanıyorum sesimi çıkartmaya.

Bir ara yanımdan iki kadın geçti öyle ki giyim kuşamları örf ve âdetlerimize uymayan abartılı cinstendi. Sanki elbise bulamadan sokağa çıkmışlar gibiydi…" DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.