Tıpkı babasına benziyordu

A -
A +
“Beni alıp onun yanına götürdüler. Yaşlı bir adamdı… Ama tıpkı babasına benziyordu.”   İçime haşyet geldi. Gücüm moralim ve kuvvetim artmıştı. “Ya Allah!” diyerek onlarla beraber savaşmaya ve düşmana ateş etmeye başladık. O moralle ve o askerlerle beraber düşmanın mukavemetini kırmayı başardık. Ateşin kesilmediğini gören düşman geri çekilmeye başlamıştı. O boğazı düşmana teslim etmeyip onların oradan geçmesini engellemiştik... Nihayet ateş kesilip düşmanın geri çekilmesinden sonra manga komutanı yanıma geldi ve benimle kucaklaştı. Bana bir mektup verdi ve aynen şöyle konuştu: “Mehmet’im ben bu dağlarda mangamla dolaşır sizin gibi böyle zor durumlarda kalan askerime yardım ederim. Senin de zaferin kutlu olsun. Bu mektubu sana veriyorum, ben Anadolu’nun ismi unutulmuş bir köyündenim. Eğer şehit olmayıp savaştan sonra geri dönersen benim o köyde yaşayan bir oğlum var. Bu mektubu ona verir ve benden selam söylersin...” Ben hem ağlıyor hem de sevinçle diyordum ki: “Sağ ol onbaşım. Allah sizden razı olsun. Tam zamanında Hızır gibi yetiştiniz...” Bunu söylerken hepsi birden saniyeler içinde gözden kayboldu. Birkaç dakika sonra benim bölüğün başka bir mangası bana yardıma geldiklerinde yaşadıklarımı şaşkınlıkla onlara anlattım. Etrafta kimseyi görmediklerini ve kimseye rastlamadıklarını söylediler. Günlerce bu olayın etkisinde kaldım. Ve nihayet savaş bittikten sonra evime döndüm. Önce göğsümde sonra da çantamda sakladığım o mektubu hatırladım ve emaneti yerine ulaştırmak için o köye gitmeye karar verdim. O vilayete ve köye varmam kolay oldu. Köy kahvesinde kahveciye sordum. Kahveci anlamıştı: “Sen şehit onbaşının oğlunu arıyosun?” Beni alıp onun yanına götürdüler. Yaşlı bir adamdı… Ama tıpkı babasına benziyordu. O geceye gittim ve o yaşadıklarımı yeniden yaşamış gibi oldum. Oğlu kim bilir kaç gaziye daha anlattığı enteresan gerçeği bana da söyledi: “Benim babam 1915 yılında daha annem bana hamileyken Çanakkale savaşına gitmiş ve orada şehit olmuş...” Duygulanıp ağlamaya başladım. Çanakkale'ye gidenler veya orada gece kalanlar gecenin geç saatlerinde bir manga askerin o yarımada üzerinde her akşam devriye görevi yapıp hâlen oralarda dolaştıklarını gördüklerini anlatmaya devam etmekte. Bu menkıbe değişik varyantlarda anlatılıp durur… Ama şu var ki gerek Kıbrıs’ta gerek Kore’de bu tür ''sarıklı mücahitler''i görenlerin hayretine hayret etmekten başka kimsenin elinden bir şey gelmez…              Em. Sağ. Yazar Aslan Torun
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.