Cağaloğlu’nda İhlas Vakfında çalışırken...

A -
A +

 “İlk önce tereddüt ettim. Bir yanlışlık olmasın, Enver Ağabey beni Amerika’ya niye çağırsın ki”
 
“Vefâ imandandır” hadis-i şeriftir. Vefakâr, kadirşinas olmak, İslam'ın şiârındandır. Bizler, vefanın zirvesini, merhum Enver Ören Abi'mizde gördük.
Türkiye Gazetesi Bursa Bölge Temsilciliği vazifesinden sonra tayinim İstanbul’a çıktı. Aradan birkaç sene geçmişti. Cağaloğlu’nda, İhlas Vakfındaki büromuzda çalışırken, İhlas Holding Özel Kalemi'nden aradılar:
“Enver Abi Amerika'da, sizi oraya çağırıyor. Acele pasaportunuzu getirin, vize işlemlerini başlatalım...” İlk önce tereddüt ettim. Bir yanlışlık olmasın, Enver Ağabey beni Amerika’ya niye çağırsın ki. Holdingden, Amerikan Konsolosluğu'na acele yazı yazıldı. “Amerika'da bulunan Yönetim Kurulu Başkanımız, danışmanı Numan Aydoğan Ünal'ı Amerika'ya davet ediyor, gerekli vizenin verilmesi…” 
O zamanlar Amerika’ya direkt uçuşlar yoktu. Türk Hava Yolları ile önce Paris’e, oradan da Air France ile Amerika'ya uçtuk. New York yakınındaki New Ark havalimanına indik. 
Bizi, New Jersey’deki İhlas Kitabevi’nin müdürü Musa Abi karşıladı. “Beni hemen Enver Abi'ye götürün” dedim. “Enver Abi buradan ayrıldı, İstanbul'a döndü” deyince, inanamadım, daha da merak ettim… “O hâlde Enver Abi beni niçin buraya davet etmişti ki…”
Bu vesileyle Amerika'daki arkadaşları ziyaret etmeye başladım. Tabii ki Enver Abi'nin davetlisi olduğum için arkadaşlar bize çok ihtimam, sevgi gösteriyorlardı. Merhum Musa Abi, bizi evinde çok mükemmel ağırladı. O zaman Türkiye Gazetesi Washington Temsilcisi olan Hasan Mesut Hazar Abi de bizimle yakından alakadar oldu. Washington’un her tarafını, müzeleri gezdirdi…
Türkiye Gazetesi’nin New York Temsilcisi olan Dr. Murat Yeşil Abi de, evinin bahçesinde nefis Karaçay kebabını bizzat eliyle pişirerek ikram etti. Murat Abi, “Buraya gelmişken mutlaka Niagara Şelalesi’ni görmelisiniz” dedi ve oğlu Ural'ı bize rehber yaptı.
Önce New York’u gezdikten sonra, uçakla Kanada hududundaki Niagara Şelalesi’ne en yakın olan Buffalo Havameydanı'na indik.  Buradan arabayla Niagara’ya doğru yola çıktık. Şelaleye dökülen suyun yanından gidiyorduk. Öyle muhteşem bir manzara vardı ki, su öyle güzel, öyle hızlı akıyordu ki, sanki yüz bin Osmanlı akıncısı uçarak gidiyordu. Öğle namazı vakti gelmişti. Kısa bir mola verelim dedim. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.