Çocukluk inadım tutunca!..

A -
A +
 “Ercan ile kavga etmiştik. Ben kesinlikle onun babasının arabasına binmemeye kararlı idim...”
 
Kayseri'nin o zamanlar Felahiye ilçesine bağlı ve 15 km mesafedeki Çukur kasabasında yaşıyordum. 1991 yılında ilçe oldu, ismi de Özvatan olarak yenilendi. 
Burada imam hatip lisesi olmadığı için 1. sınıfı Çukur Lisesi Ortaokulunda okuduktan sonra şöyle bir gelişme oldu. Felahiye’de yeni açılan İmam Hatip Ortaokuluna öğrenci bulamıyorlardı. Bu sebeple formalite bir imtihan ile yatay geçiş yaparak imam hatip ortaokuluna geçtim. Orada 2. sınıftan itibaren okuluma devam etmekteydim...
Buraya gelen ben ve benim gibi sekiz arkadaş her pazartesi Felahiye’ye okula gelir, her cuma akşamı da Özvatan’a evimize dönerdik.
Aslında 11-12 yaşlarındaki bu sekiz çocuk bir arada olduğu zaman onlarca anımız olmuştu ama ben başımdan geçen ve en maceralı bir tanesini sizinle paylaşacağım...
1982 yılbaşıydı… Yani 31.12.1982 idi. O yıllarda şimdi olduğu gibi her saat Özvatan’a araba gelip gitmiyordu. Sabah saat 07.00’de Özvatan’ın yıllarca kahrını çekmiş olan rahmetli Şoför İhsan ve Şoför Ahmet Amcanın otobüsleri geçer sonra da Kayseri’den öğleden sonra saat 15.45’te Özvatan’a geçer o gün bir daha da araç olmazdı. Bu yüzden özellikle kışın, günlerin kısa olduğu zamanlarda cuma akşamı 8 arkadaştan Ercan isminde olan arkadaşımızın babası özel arabası ile gelir bizi alır ve Özvatan’a getirirdi... Ama o hafta içinde Ercan ile kavga etmiştik. Ben kesinlikle onun babasının arabasına binmemeye kararlı idim. Soyumuzda Arnavutluk olduğu için bir hayli inatlık da vardı anlayacağınız! Bu sebeple o gün okuldan erken çıkıp Özvatan otobüsüne saat 15.45’te yetişecektim. Aksilik bu ya… O gün de çok prensipli ve öğrenciye göre sert karakterli Türkçe öğretmenimiz Bekir Kuzugüden hocamız Türkçeden yazılı imtihan yapacaktı. Kesinlikle derse girmemizi istiyordu...
Mecburen imtihana katıldım. Kâğıdımı verip çantamı alarak hızla okuldan çıktım. Yanımda sabahtan evden yanıma aldığım azık vardı. Sevgili annem iki yıl boyunca her hafta yemek yapıp bizimle gönderirdi. Bu yemekleri bir hafta boyunca tüketirdik. O yıllarda buzdolabımız olmadığı için son günlere doğru ekşise de paramız olmadığı için o hâliyle de yediğimiz olurdu.
Bu tür pazar çantasına benzeyen bezden çantamı da yanıma almıştım. Zaman kaybetmemek için koşar adım gidiyordum ama ne yazık ki otobüs saati gelmiş ve otobüsü kaçırmıştım!.. DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.