Korkudan dizimin bağı çözüldü!..

A -
A +
Kafamdaki düşünce şuydu. “Yola çıkarım, nasıl olsa bir araba gelir ve biner Özvatan’a giderim...”   Başımdan aşağı kaynar sular döküldü ama yapacak bir şey yoktu. Boynumu büktüm ve eve gittim. Akşam oldu. Ercan’ın babası Cemal Amca gelmişti yine bizi almaya. Fakat ben kesinlikle arabaya binmeyecektim. Beraber okuduğumuz Hasan Amcam dâhil tüm arkadaşlarım yalvardı ama ben binmedim arabaya. Onlar binip Özvatan’a gittiler. Ben bomboş ve soğuk odaya girdim. Yalnız başıma kalmıştım. Hava çok soğuk idi ve yalnız başımaydım… Diğer arkadaşların 3 adet yoganı dâhil hepsini üzerime atarak yattım ama hem soğuktan hem de korkudan uyuyamıyordum... Bir süre sonra uyumuştum. Sabah olunca kalktım ve o bahsettiğim çantamı da alarak yola koyuldum. Her taraf yaklaşık 50-60 cm karla kaplıydı. O zamanlar müthiş kar yağardı. Yola koyuldum. Kafamdaki düşünce şuydu: “Yola çıkarım, nasıl olsa bir araba gelir ve biner giderim...” Felahiye’den çıktım yola... Bahsettiğim gibi kar var ve yolda sadece sabah Kayseri’ye giden İhsan ve Ahmet Amcaların otobüsün teker izi bulunuyor. Başka da hiçbir iz yok… Yürüyerek Felahiye’ye 5 km uzaklıkta olan Kayapınar kasabasına geldim. Gelen ne bir araba ne bir başka iz var. Yürümeye devam ediyorum. Kayapınar’ı da çıktım. 1-2 km ya gittim ya gitmedim yolun sol tarafında yukarıda meşe ormanı bulunan tepelere doğru bir çoban oraya koyun sürüsünü otlatmaya çıkarmıştı. Ben 12 yaşında bir çocuk, elinde çantam ile bembeyaz belime kadar gelen karlar içerisinde ilerlerken o koyun sürüsünden 5 adet koskocaman çoban köpekleri beni görünce bu karlar içerisinde bana doğru seğirtmesinler mi? Sanırım tilki ya da kurt zannettiler. Havlaya havlaya çıldırmış gibi bana doğru koşuyorlardı. Korkudan dizlerimin bağı çözüldü. Ne yapacağımı şaşırdım ama kendimi toparlamam lazımdı. Ben köyde büyüdüğüm için bizim de koyunlarımız vardı. 5-6 yaşlarında iken koyunlarımızı otlatmaya götüren Çoban Salim Ağabeyi köyün girişinde karşılar ve 'Yaman' ismindeki kocaman kangal köpeği ile haşir neşir olurdum. Hatta bazen Salim Abi, beni Yaman'ın üzerine bindirirdi. O zamandan köpeklerin psikolojini bildiğim için “kendimin insan olduğunu köpeklere göstermem lazım yoksa bana bir kez vurur ve yere düşürürse boğana kadar bırakmazlar” diye düşündüm. Zira onlar benim insan olduğumu bilmiyorlardı. İşte bu yüzden bana 25-30 metre yaklaştıkları anda seslenmeye başladım. “Gel, gel oğlum, ben Selim” diyordum. Bir olağanüstü hâl oluştu…  DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.