Hiç inanamadım ama…

A -
A +
“Birden irkildim. Kılık kıyafetine bakılırsa öyle bir hâli de yoktu. Hiç inanasım gelmedi.”
 
Yıllar önceydi… Bir yolculuk sırasında yanıma düşen yaşlı adam emekli bir baş komiserdi. Ben hayatın baharında dedikleri heyecan içindeyken onun bitkin ve durgun çehresine baktığımda bir tuhaf olduğumu söylemeliyim.
Hayattan bıkmış bir hâli vardı. Eskilerin yanındaki yolcuya “uğurlar olsun” diye hayırlı yolculuk dilemesi bir gelenekti. Birbirimize selam verdik. Hayırlı yolculuklar diledik.
-Yolculuk nereye, dedi…
-Bir tapu işim var da, dedim. Yeni bir daire aldım da onun muameleleriyle ilgili memlekete gidiyorum.
-Hayırlı olsun inşallah, dedi. Ama bir tuhaf gülümseme yayıldı çehresine. 
Bir müddet sustuk… Dedim ki: “Aileler arasında anlayışlı olmak lazım. Bazıları evini otomobilini eşinin üzerine yaptırmak istemiyor. Bazıları da illa benim üstüme olsun diyor. Öyle olsa ne olacak böyle olsa ne?”
Meğer emekli baş komiser bu konudan dertliymiş… Bu defa yönünü bana döndü. Kırış kırış olmuş alnının altından yorgun gözleriyle gözlerimi süzdü:
-Hayat ne garip değil mi?
-Evet öyledir.
-Şimdi ben nereye gidiyorum biliyor musun?
-Bilmiyorum.
-Ben şimdi huzurevine gidiyorum… Huzurevi…
Birden irkildim. Kılık kıyafetine bakılırsa öyle bir hâli de yoktu. Hiç inanasım gelmedi. Ama koskoca adam yalan söyleyecek hâli yoktu ya… İlgimi çekti sordum:
-Yanlış anlamayın ama sizin kiminiz kimseniz yok mu?
-Yok, dedi… Acı bir yutkunuştan sonra devam etti:
-Var da yok…
-Sizi üzdüysem özür dilerim.
-Yok laflıyoruz işte… Ben polisliğe çok zor şartlar altında başladım. Öyle ki yeni evlendiğimizde bir kat yatağımız vardı, hepsi bu…
-Anlıyorum.
-Yurdun dört bir yanında görev yaptım. Eşya taşımaktan doğru dürüst eşyamız bile olmadı… Hanımla birlikte dişimizden tırnağımızdan artırarak ev ocak olduk yani… Ne çileler ne sıkıntılar çektiğimizi şimdiki nesil bilmez… Bu arada çocuklarımız da büyüyordu. Her birinin ne idealleri vardı… Bir dediklerini iki etmemeye çalışıyordum.
-Kaç çocuğunuz vardı?
-Bir oğlum bir kızım vardı. Her ikisini de okuttum, meslek sahibi oldular… Önce kızımı sonra oğlumu evlendirdim… Tabii bunları evlendirmek de kolay olmadı… Bunlar tatlı telaş dedik. Mürüvvetlerini gördüğümüz için şükrettik… Sonunda bir Köroğlu bir Ayvaz misali karı koca kaldık… Bir de baktık ki ömür gidiyor… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.