Leyla’sına yazdığı şiir...

A -
A +
“Astsubay Metin Yazdıran ve ailesinin, depremde can verenlerimizin ruhu şad olsun...”
 
Ben de emekli subayım... Maalesef yetmiyordu enkaza uzanan el… İkinci günün akşamı olmasına rağmen daha enkaz kaldırmaya araç gelmemişti…  Herkes mi ölmüştü enkaz altında? Yoksa içeride yaralılar var mıydı bilinmiyordu. Dağ gibi çökmüştü nice bina… İçerisi meçhul…
Benim ulaştığımda ailenin vefat eden kızının cesedi bulunmuştu. Yavrucak kocaman bir kolan altında kalmış. Öyle bir mahşer yeri ki artık insan cenazesini bulunca bile buruk bir sevinç yaşıyordu… Üçüncü günü ancak araç temin edebildik… Beşinci gün ancak ulaşabildik cenazelerine… Oğlu ve eşiyle bir arada can vermişlerdi. 17 Ağustos 1999 depremi dört kişilik bir aileyi de yutmuştu. Cenazeler bozulmaya yüz tuttuğu için Gölcük’te defnetmek zorunda kaldık...
Hanımı Leyla depremden iki sene önce benim kızımla ilgili bir rüya anlatmıştı kızıma.
“Hilal seni beyaz bir önlükle İstanbul Üniversitesi önünde güvercinlere yem atarken gördüm."
Aradan iki sene geçtikten sonra kızım gerçekten de Çapa Tıp Fakültesini kazanmıştı. Kızım da o günlerde onlarla ilgili bir rüyasını anlatmıştı. Gölcük'e yeniden gitmişiz. Onları enkaz altından çıkartıyormuşuz. Mezarlarını açıyoruz. Diyor ki Leyla teyzem:
“Hilal hiç üzülmeyin biz çok iyiyiz.” Anneme de “Abla biz iyiyiz. Siz kendinize bakın” diyor şen şakrak konuşmasıyla. İki kuzenimden Feyza ile Gökay da oradalar. “Biz burada çok mutluyuz, haydi artık örtün üstümüzü” diyorlar... Kalıp kalıp bembeyaz taşları tekrar örtüyoruz üzerlerine. Böyle bir rüya…
Metin Yazdıran ve ailesinin ve depremde can verenlerimizin ruhu şad olsun diyoruz.
Ve size enkaz altından çıkardığım şiir kitabında, kayınbiraderim Astsubay Metin Yazdıran’ın hanımı Leyla’ya yazdığı bir şiiri paylaşacağım. Bu şiirin tarihine bakıldığında, depremden iki gün önce yazılmış olduğu görülüyor:
Ben rüzgârların sürükleyip attığı,
Bir kır çiçeğine benzerim.
Bir yaprak gibi yeşil dağlarda defneyim.
Bazen rüzgâr gibi doğudan eserim
Bazen meltem olur, denizden gelirim.
Ben bir hülyayım, senin gecelerinin serüveni değilim.
Boğazımı sıkıyor bu artık sevgilerin.
Ölümüm sana ne verebilir ki, ölebilirim.
Bak gökyüzüne beni göreceksin
Yıldızlarda yatak açmış ilham perilerim.
İşte oraya gömüleceğim.
Acıma, yalnızlığıma
Sen devam et yoluna, günah yüklü kervanınla...(15 Ağustos 1999)
 
Mehmet Kurtoğlu-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.