Bizi hiçbir kuvvet geriletemez!

A -
A +
“Bir insanın sadece konuşmasına bakarak ne kadar münevver olduğunu anlayamayız...”
 
Benim dedem okula hiç gitmemişti. Ama Türkçeyi benden daha özgün konuşuyordu. 'Mazot” demezdi. 'Mazut” derdi. 'Horoz” demezdi. 'Horuz” derdi... O hiçbir şekilde imla kurallarını bilmiyordu. Ama genlerinde Türkçe kelimelerde ikinci hecesinde 'o” olmayacağı onun beynine işlenmişti.
1995 yılında 92 yaşında vefat eden bilge dedeme bazen bazı kelimelerin ne anlama geldiğini sorardım. O da kendince cevaplar verirdi. Sık sık "Lâ havle velâ kuvvete illâ billah’il aliy’ül azîm” derdi. Bunun ne anlama geldiğini sormuştum. 'Bilemiyorum” demişti...
Aradan 3-5 sene geçti. Üniversite öğrenimi için 1985 yılında İstanbul'a gittim. Üsküdar'da okuyordum. Heybeliada'da memur olan halamı ziyarete gitmiştim. Ada sahilinde oturuyordum. Hatırladığım kadarıyla küçük oğlunun adı Blago ya da Pano olan bir Hristiyan kadın, denize çok yaklaşan evladına aynen şöyle seslendi:
“Lâ havle velâ kuvvete, sen beni çok üzoorsun be evladım.”
Bu sözü bir Hristiyan'dan duyunca irkildim. O zamanlar internet yok. Kadıköy'deki bir kütüphaneye gittim. Dinî kitapları karıştırırken bu sözün "günahlardan sakınma, ibadetlere güç yetirme, ancak Allah'ın adıyladır...” anlamına geldiğini öğrendim. Bu bana çok büyük bir ders vermişti. Yani, Müslüman olmayan bir kimse bile dilimize yer etmiş bu kültürle evladına sesleniyordu.
2007 yılında AB Erasmus projesi kapsamında AB'nin birçok ülkesine gittiğimde Türkçe'nin izlerini oralarda da gördüm. Paris'teki Eyfel Kulesi'nin altındaki fiyat listesinin üzerinde aynen şu yazıyordu: “Tarif”
Arapçadaki tarife sözcüğü Fransa'ya gidince tarif oluvermişti…
Teknoloji hızla gelişiyor. Hayatımıza Endüstri 4.0 kavramı hızlıca giriş yaptı. Nesnelerin interneti diye bir söz herkesin dilinde.
Dünya üzerindeki 215 irili ufaklı ülke arasında 17. ekonomik büyüklüğe sahip olan Türkiye'nin önü açıktır. Bizi hiçbir kuvvet geriletemeyecektir.  
Bir insanın sadece konuşmasına bakarak onun ne kadar münevver olduğunu anlayamayız. Asıl olan icraattır. Medyaya çıkıp saatlerce süslü laflar konuşan kimi ukala tiplerin esasında bırakın 100 sayfa bir eseri, bilimsel bir makalesi bile yoktur.
Lafla peynir gemisi yürümüyor. Çağın gereklerine uygun, adaletli, projeci bir eğitim örgüsü oluşturduğumuz gün güzel dilimiz muasır medeniyet seviyesinin üzerinde olabilecektir.
        Ali Özdemir-Bolu
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.