O günleri yaşamayan bilmez...

A -
A +
 “Yani babam üç eşek yükü odunu dağdan getirerek Mahmut Bey'e verdi ve abime ceket aldı...”
 
Ailemiz fakirdi, geçimimiz tarım ve hayvancılık ile idi. Kendimizin yeterli derecede arazisi olmadığı için de ortakçılık yapardık... Evimiz bir büyük, bir küçük oda ve bir holden ibaretti. Burada dedem, nenem (babaannem) babam, annem ve biz, beş erkek kardeş yaşardık. Dedem ve nenem çok ihtiyardı. Dedemin gözleri görmüyordu. Buna rağmen çok çalışkan ve dürüst adamdı... Sağlıklı ve sıhhatli iken köyümüzde çobanlık yaparmış. Hemen hemen bütün komşularımızdan işi düşenin işini halledermiş, hiç kimseyi kırmaz kimseyle kavga etmez kimseyle sıkıntı yaşamazmış dedem...
Dedem ve nenem namazlarını hiç kaçırmazlardı. Ben ve Bayram ağabeyim dedemin gözleri görmediği için elinden tutar camiye götürürdük. Camiye götürdüğümüz zaman çok mutlu olur ve bize çok dua ederdi. Namaz kıldıktan sonra tekrar elinden tutar eve getirirdik...
Babam ve annem ise sırtlarında ot taşıyarak bizi büyüttüler. Annem çok ileri görüşlü ve çalışkan bir kadındı. Bizim okumamız için “elbisemi satıp ben çocuklarımı okutacağım” derdi. Beş erkek kardeşin en büyüğü Sırrı ağabeyim küçük yaşta gurbete gittiği için okumadı. Sırrı ağabeyim 1943 doğumlu. Onun bir küçüğü İsmet ağabeyim 1946 doğumlu. Karabey ağabeyim 1949 doğumlu ve Bayram ağabeyim 1954 doğumludur...
Büyük ağabeyim okumayınca annemin hırsı daha da arttı. İsmet ve Karabey ağabeylerim ilkokulu bitirince Refahiye’de annem başlarında bulunarak ortaokulu okuttu.
Açlık sefalet diz boyu idi. Annem hem köy işlerini yapar hem de abilerimin ihtiyaçlarını karşılamak için köy ile ilçe arasında mekik dokurdu. Ağabeylerim küflü ekmek ve yanında iki zeytin yediklerini defalarca anlattılar. Refahiye ile köy mesafesi 18 km olup her hafta sonu yaya olarak köyden gelir ekmelerini ilçeye götürürler ve bir hafta o sırtlarında götürdükleri ekmekle idare ederlerdi.
İsmet ağabeyimin ortaokula başladığında giyeceği ceketi yoktu. Ortaokulda takım elbise giymek gerekiyordu. Köyün ağası Mahmut Bey'in oğlu Yakup Bey'in ceketini tam 3 eşek yükü odun karşılığı satın aldılar. Yani babam üç eşek yükü odunu dağdan getirerek Mahmut Bey'e verdi ve abime ceket aldı. O da böylece ortaokula başlayabildi... Annemin ve babamın fedakârlıkları ve abilerimin gayreti ile ortaokul bitti. Ama sırada lise vardı… O nasıl olacaktı? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.