Bakın keçileri nasıl kaçırdık?

A -
A +
“Bindiği dalı kesmekle övünen nice cahilin suçunu ve günahını niçin keçilere yükledik ki?”   Toroslarda büyümüş bir köy çocuğu olarak topraktan sonra ikinci sadık yârimiz olan keçilerimizi anlatmaya bugün de devam ediyorum… Yıllarca, “ormanların düşmanı keçiler” diye anlatıldı halkımıza. Oysa ormana hiçbir zararı yoktu keçilerin. Aksine yararı vardı... Orman yangınlarını çıkaran keçiler miydi? Genç yaşlı demeden ormandaki ağaçları baltayla, hızarla kesenler onlar mıydı? Ne yazık ki, hayatımızı sürdürmeyi bir bakıma borçlu olduğumuz keçilere karşı aynı derecede vefalı olamadık biz. Hiçbirimiz yeterince savunmadı onları. Ve maalesef kaçırdık keçileri! Elli, altmış yıl önce, yaklaşık 2 bin keçisi olan köyümde, büyüteçle arasanız 2 keçi bulamazsınız şimdi. Bu durumu dile getirdiğimde kızım da çok üzüldü ve “Yapma babacık ya, yazıııkkk! Ne güzel hayvanlardı onlar. 1980’li yıllarda köye gittiğimizde, Hadiye Teyze'nin kızı Fadime’yle dağlara gütmeye götürüyorduk; oğlak dediğimiz yavrularını. Öyle sevimliler, öyle sevimlilerdi ki... Ve öyle de keyifliydi ki benim için. Keçiler ve oğlaklar yoksa Gödene benim bildiğim köy değildir artık." Ama yine de özlüyoruz evlerini, sokaklarını, insanlarını. Hele hele de o sevimli keçileri ve oğlaklarını… O ayrı bir konu… Bindiği dalı kesmekle övünen birkaç cahil insanın suçunu ve günahını niçin keçilere yükledik; bilemiyorum. İş işten geçtikten sonra, “İlle de keçi yoğurdu!.. İlle de keçi peyniri!..” diyorlar şimdi.  Bulursanız alın, alırsanız yiyin! Ya keçi eti? Yemeyen bilemez; onun lezzetini… Keçi eti yemeye alışan kimseye başka etler hep yavan gelir. Unuttuğum bir şey daha var: Gübresi… Evet ya! Keçi gübresiyle yetiştirdiğimiz domates, biber, patlıcan ve kabağın tadını arıyorum yıllardır. Şimdi şimdi anladım; niçin bulamıyorum; o tadı… Birçok değerli insanımıza olduğu gibi, o güzel hayvanlara da sahip çıkmadık, çıkamadık; ne yazık ki. “Ormanlarımızı keçiler yok ediyor” iftirasına, sessiz kalarak bu suça ortak olduk hepimiz. “Biz hep keçi eti yerdik. Bir keresinde babam, kasapta keçi eti bulamamış da koyun eti almış. Ailecek ishal olmuştuk hepimiz” diye anlatan Aksekili yazar dostum emekli Cumhuriyet Başsavcısı Ali Rıza Cemeroğlu bile savunmadı; o suçsuz günahsız hayvanları. Ötesini söylemeye gerek var mı? Böyle bir konu seçmek aklıma nereden geldi; söyleyeyim artık. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.